Dünyada birçok harikulade koy vardır ancak yalnızdırlar…Bodrum koyları kol kola girmiş dostlar gibi çember oluştururlar. Bir düğünün finalinde kasap havası oynayan dostlar gibidirler ve kafilenin başında mendil sallayan Bodrum koyudur…
Dünyada birçok harikulade koy vardır ancak yalnızdırlar…
Bodrum koyları kol kola girmiş dostlar gibi çember oluştururlar. Bir düğünün finalinde kasap havası oynayan dostlar gibidirler ve kafilenin başında mendil sallayan Bodrum koyudur.
Bodrum; Ege ile Akdeniz’in birleşim sınırında yer alan her iki denizin hırçın denizinden ve sert fırtınalarından fazla etkilenmeyen yakınındaki adalar üzerindeki koylar ile birlikte 60 koya sahiptir.
Bodrum’u oluşturan ana iki koy İç Liman ve Dış Liman; yerleşim, yatçılık, balıkçılık, tüm su sporları ve turizm amaçlı kullanımlara elverişlidir.
Bodrum’un dış limanı kale manzaralı güneşin batışı ve gece mehtabı ile doyumsuz bir meditasyona sahip olmasının yanı sıra koyun sunduğu geniş açı; gemilerin, teknelerin geliş gidişlerini, yelkenlilerin gezişlerini büyük bir hazla seyredilir kılmaktadır. Uygun hava şartları gece deniz sefalarına ve keyifli gezilere olanak sağlar.
Gerek merkez gerekse civar koyları yaz aylarında esen rüzgârlara korunak sağlayarak bizlere yazın keyfini çıkartır, kışın esen rüzgârlarla da bozup pislettiğimiz plajlarını temizleyip yeniden düzenler, denize attıklarınızı yüzümüze tükürür gibi sahile geri atarak bizleri sürekli ikaz eden bir karakteri vardır.
Bilinen hava şartları gün içinde değişim göstermez. Yaz aylarında esen kuzey ve batı yönlü rüzgârlara korunak sağlayan merkez ve civar koylar güven içinde konaklama ve deniz sefalarına olanak sağlar. Akşam saatlerinden itibaren ertesi günün öğle saatlerine kadar dingin bir havası vardır. Sürpriz yapmaz.
Bodrum merkezi civarında çabuk ve kolay ulaşılabilen 26 adet gezilere elverişli koy vardır. Bu civar koylara küçük büyük tüm teknelerle 15 ila 60 dakikalık sakin ve zevkli bir yolculukla ulaşılır.
Deniz çayırları (POSEDONİA) ile kaplı taban dokusu balık popülâsyonlarının üremesine elverişli olduğu gibi sünger oluşumları için de uygun şartlara sahiptir.
Suyu her zaman berraktır. 9-10 metre dip yüzeyi su üzerinden rahatlıkla görülebilir. Suyunun berraklığı yanında, doğasının yeşilini deniz kıyısında birleştirerek, turkuaz renk sunumları ile zihinleri temizler. Görüntü ve gürültü kirliliklerinden uzak bir yaşantı sağlar.
Her türlü aktivite için uygun şartlar oluşturan koylarında her türlü balık avcılığı yapılabildiği gibi su altı dalış şartlarına da sahiptir. Sularında tehlikeli görülen deniz canlıları yoktur. Suları aniden kabarmaz, aniden çekilmez, med-ceziri fark etmek bile dikkatli gözlem gerektirir.
Koylar içindeki derinlikler 20 metreyi pek aşmaz bu nedenle de her türlü teknenin demirlemesi için uygundur. Koylarda tekneler için tehlike oluşturan sığlık, topuk, banko veya döküntü kayalıklar yoktur.
Merkez ve civar koylar çoğunlukla birbirlerine benzer özellikler taşımazlar. Kaya oluşumlu koyları, küçük turkuaz plajları, sığ suya sahip kumsalı, derin suya sahip kumsalı, kumul sahilleri, çakıllı plajları, resifleri olan, uzun plajların yanı sıra mini plajları olan, dere ağzına sahip, akvaryum kadar balığı bol olanlar, hemen kıyısında orman dokusu olan bu koylar, değişik seçenekler sunarlar.
Bodrum; hem kendi yarımada etrafındaki koylarda, hem de bir evin avlusu ya da bahçesi gibi kullanabileceği Dünyaya ün salmış GÖKOVA Körfezine ve bu koylara yapılan Dünyada eşi olmayan Mavi Yolculuk konseptine sahip eşsiz koylar merkezidir.
Gökova, nadiren oluşmuş görülmesi ve gezilmesi gereken binlerce yıldır yaşayan bir doğa harikasıdır. Gezmek ve gezdirmek, gezdirirken maddi kazanç sağlamak biz Türklere nasip olmuştur.
İtalyanların Napoli’yi görmeden ölme anlamında söylediği “Napoli’yi Gör ve Öl” deyişine karşılık Rahmetli Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir KABAAĞAÇLI şöyle der:
“O da Söz mü A canım Gökova’yı Gör ve Yaşa”.
Dünyayı iki kez dolaşmış ünlü denizcimiz Sadun BORO, yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği Gökova için şöyle bir tanımlama yapar:
“Tanrı dünyayı yaratmış, Gökova’yı nakşetmiş. Cenneti tasvir için kullarına bahşetmiş”
Ünlü denizci Kaptan Kusto (Jacques–yves Cousteau) Gökova hakkında olan düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“Eğer dünya yüzeyinde cennet arıyorsak Gökova’da buluşalım”
Mavi Yolculuk sadece bir tekne gezisi değildir. Özellikle Gökova’da yapılır ve Mavi Yolculuğu layıkıyla yapan kişiler gezisini dostlarına anlatırken sözcük sıkıntısı çekerek gidin görün anlarsınız demekle yetinir.
Mavi Yolculuk; taşla, toprakla, ağaçla bütünleşip gökyüzüne ya da denizin maviliğine karışarak yaşamın aslına dönüş formudur.
Bu benzersiz yaşam formunu sadece Gökova’nın el değmemiş koyları gibi koylarda bulabilirsiniz.
Mavi Yolculuk yapmayanlar Gökova’nın kıymetini pek algılayamazlar. Dünyada eşi olmayan bu turizm şekli Mavi Yolculuk sayesinde oluşan tekne filosu ki bu filonun büyüklüğü dünyaya parmak ısırtacak devasa boyutlara ulaşmışken giderek yaşama mecrasını kaybetmesi yani koylarına yapılagelen saldırılarla sektörün yok olmasına neden olacaktır. Bodrum ve Türkiye turizmine yapılacak en büyük kötülüklerin başında gelir.
Turizme başlanıldığından bu yana Bodrum Yarımadası etrafındaki 60 koydan 50 si tamamen yapılaşmıştır. Kalan 10 koy etrafındaki adalardan ibarettir. Çok fazla kapasitesi olmayan bu ada koyları ancak günübirlik yat gezileri için kullanılabilmektedir.
Türkiye’nin Ege Kıyılarında Bozcaada’dan Antalya’ya kadar Mavi Yolculuk gezilerine uygun 239 koyumuz vardı. Günümüzde bu amaçla kullanılabilen 104 koyumuz kalmıştır. Mavi Yolculuk güzergâhlarından Bozcaada-Bodrum arası kaybedilen bu koylar nedeniyle artık mavi yolculuk konsepti için kullanılamamaktadır. Geriye Bodrum-Antalya arası kalmıştır bunlarında en önemlileri 3 körfez Gökova, Hisarönü ve Göçek koylarıdır.
Kullanılabilir körfezlerden Göçek koyları öyle yoğun tekne trafiğine maruzdur ki marinaları aratmaz. Koylarında yer bulmak sorun olmaktadır, kirlenme hızla artmakta olup artık mavi yolculuğun mantığına uygun değildir. Kalan Hisarönü ve Gökova vardır. Hisarönü Körfezi’nde bakir koy adedi az idi daha da azalmıştır. Elimizde kalan en önemlisi ve korunması gereken GÖKOVA kalmıştır. Tehlikenin farkında olmak gerekir. Sadece Bodrum civarında yaz sezonu boyunca gezen tekne sayısının on bin (10.000) olduğu varsayılıyor.
Sürdürülebilir turizm şeklimiz, deniz turizmidir ki bu pandemide önemi daha da net anlaşılmıştır. Kaybetmeden öneminin anlaşılması için daha ne kadar hatırlatma yapacağız bilemiyorum.
En önemlisi daha bu cenneti ziyaret etmemiş milyonların ve hatta doğmamışların da hakkını korumak gerekir.
Saygılarımla.
Ali Dizdar. 05 Şubat 2022
[…] Mavi Yol Girişimi Platformu altında toplanıp Dereköy ahlisi ile birlikte yoğun bir çaba sonucu bu kararı iptal ettirdik, kuş gözlem raporları ve vadinin özelliklerini de o zamanlar akademik çalışmalarla elde etmiştik. Bu vadinin öneminin benimsenmesini sağlayacak 5 yıl üst üste yapılan KAVAKDERESİ FESTİVALİ oluşturmuştuk, secim çalışmaları döneminde seçim yatırımı olarak bölgeye yapılan doğaya zarar verici müdahalelere prim vermemek ve taraf olmamak için Mavi Yol Girişimi olarak desteğimizi kestiğimizden festival kendiliğinden sonlandı.Neyse kurtuldu gözüyle baktığımız Kavakderesi’ne projeler bitmedi elbet. Yarımada’da su sıkıntısı duyuldukça cin fikirler fışkırır ya buraya bir baraj yapalım su toplayalım projesi ile dereyi yok etme çabasını da püskürttük.Dereköy Derneği çabalarıyla Vadideki Partipanas Tepesindeki 2400 dönümlük köy merasının imara açılmasına karşı dava açılarak iptal ettirildi.Yine Dereköy Derneği marifetiyle Kavakderesi’nin akan suyunu zehirleyecek olan Dereköy’de kurulan bir çamaşır fabrikasını uzun uğraşlar sonucu kapattırdık.Geçtiğimiz yaz hani yangın helikopteri kiralayamayan hükümetimiz yüzünden neredeyse Yarımadamız yanıyordu ya işte o yangınlardan bir tanesini de Kavakderesi’nde yaşadık.Kavakderesi’nde bir kısım tarım arazisi statüsü olmasına karşın büyük bir bölümünde eskiden 1.derece doğal SİT dediğimiz şimdilerin “Mutlak korunacak alan” olarak ilan edilen bir kalkan var ancak Bodrum Yarımadasında her nedense kanunlara uyum henüz sağlanamadı. Denetim ve koruma halk çığlık atana kadar yapılamıyor.Geçtiğimiz aylarda, kameralarca tespit edilmiş Belediyenin ismini zikretmekten imtina ettiği birkaç inşaat şirketi burayı gözüne kestirip moloz dökme alanı ilan etmiş ve halletmişler. Bazı kelimeler boğazıma turktu kaldı söyleyemedim. Dedim ya halk çığlık atmadan olmuyor, çığlık, feryat ve figan derken Belediye müdahale edip moloz dökümünü durdurmuş. Bu olay, geçtiğimiz 27 Şubat pazar günü Kavakderesi’nde toplanan duyarlı vatandaşlarca bir basın açıklaması ile kamuoyu dikkatine sunuldu.Ben de size bu hainliğin, aymazlığın, düşmanlığın fotoğraflarını sunuyorum ki, bu hayasızca saldırıya tepkisiz kalmayın. […]