Yazarlar

ZEYTİN VE YAĞINDAKİ YANLIŞLIKLAR…

Değerli okurlarımız. Duayen gazeteci, 24 yıl Cumhuriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilciliği yapmış olan, yine aynı gazetedeki Mavi Sürgün köşesinin yazarı, dostumuz Serdar Kızık zaten hiç aramızdan ayrı değildi. Bu kez..

ZEYTİN VE YAĞINDAKİ YANLIŞLIKLAR…

Değerli okurlarımız. Duayen gazeteci, 24 yıl Cumhuriyet Gazetesi Ege Bölge Temsilciliği yapmış olan, yine aynı gazetedeki Mavi Sürgün köşesinin yazarı, dostumuz Serdar Kızık zaten hiç aramızdan ayrı değildi. Bu kez çok önemsediğimiz ve Bodrum’a da çok yakışacağını düşündüğümüz yazılarıyla aynımızda. Bu alçakgönüllü jesti için teşekkürlerimizi iletirken, kendisine; “Mavi-Yeşil direnişinle hoş geldin Serdar Kızık. İyi ki; geldin” diyoruz. Zeytinden iyi bir başlangıç da olmazdı sanırız.

Serdar KIZIK

Şimdi tam zamanı. Ölümsüz ağaç, sağlık iksiri zeytinin hasat dönemi.
Zeytinler sıkılıyor, yağa dönüşüyor. Çizme, kırma, yuvarlama, salamura zeytinler sofralara hazırlanıyor…
Aman dikkat diyeyim bu süreçte.
Bu sağlık iksiri, hayat ağacı zeytin ve yağı, bilinçsizce heba ediliyor.
Bununla kalsa iyi !
Yanlış kullanımdan ötürü zehir, kanser olup insan sağlığını tehdit ediyor.
Siz “afiyetle besleniyorum, sağlıklı ürün , sağlıklı yağ tüketiyorum” derken aslında zehirleniyor olabilirsiniz…
Farkında mısınız?
Peki neden ?
Evde yaparken, çarşı, pazarda satın alırken zeytinler, zeytin yağı hangi kapta sunuluyor size?
Genellikle plastik bidonlarda, hatta bir kullanımlık pet su şişelerinde değil mi?
Tıpkı turşu gibi, tıpkı şarap gibi: bu doğanın bize verdiği en değerli besinler naylon kaplarda, plastik ve pet su sişelerinde hazırlanıyor ve size sunuluyor.
Farkında mısınız?
Bir düşünün?
Şunun şurasında naylonun, pet şişenin hayatımıza gireli, olsa olsa yarım yüzyıl hepsi.
Oysa zeytin, insanlık tarihinde binlerce yıl var; yüzyıllardır zeytin yapılıyor, saklanıyor…
Zeytinyağı eski dönemlerde küplerde, amforalarda, deri kırbalarda taşınırdı. Saklanmasına gelince: Genellikle, içi 100-300 kilo yağ alabilen, içleri sırlı, ağız ve tabanları dar, ortası geniş geniş küpler tercih edilirdi. Söz konusu büyük küpler, serin, güneş görmeyen mahzenlerde, yarıdan fazlası toprağa gömülü olarak dururdu.
Ya şimdi ?
Malum…
Durumu, biraz daha açalım…
Zeytinyağının kendine özgü tat, koku, renk ve aromasını değiştirebilecek dört şeyden hoşlanmadığını vurgulayalım:
Işık, sıcak, hava ve yaşlanma.
Işık:
Parlak güneş ışığı zeytinyağının tadının acılaşmasına neden olur. Diyelim ki, zeytinyağınızı bakkal ya da süpermarketten alıyorsunuz. Önce raflarında malın daha az beklediği müşterisi bol birini tercih edin. Sonra özellikle, pencere ya da kuvvetli ışığa yakın raflardaki şişelerden almaktan kaçının. Üretim tarihine de bakmayı ihmal etmeyin. Yemeklik zeytinyağı için marketlere gidebilirsiniz. Teneke ile veya şişe ile aldığımız yağı da evimizde kapalı, ışık almayan bir yerde korunması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
Sıcaklık:
Yoğun Işığın olumsuz etkisi gibi yüksek sıcaklık da zeytinyağına uygun değildir. Işık ve sıcak zeytinyağının asit oranını arttırır, yapısını bozar, yabancı tat ve kokulara davetiye çıkarır. Bu nedenle, ihtiyaç duyulan miktarı aşmamak koşuluyla stoklanması gereken zeytinyağı, evlerde serin ve karanlık bir yerde tutulmalıdır. Zeytinyağınız soba ya da kalorifere yakın olmamalıdır. Kilerde ya da dolapta yaklaşık 18 C’de korunması tavsiye edilir.
Peki, zeytinyağı buzdolabına konulmalı mı?
Hayır:
Şişenin kapağında buğulanma nedeniyle oluşan yağın üzerine damlar. Bu da yağın lezzetini bozabilir, acımasına yol açabilir. Öte yandan, buzdolabına giren zeytinyağı, kimyasal bileşimindeki gliseridler nedeniyle 5-6 C’de katılaşırken, berrak rengi de doğal olarak “dumanlanır”.
Sakın endişelenmeyin, yağınız kendine özgü özellikleri korur. Oda hararetinde yeniden akışkanlığına kavuşur, berraklaşır, eski rengine ve kıvamına döner.
Peki!
Büyük tenekelerde alınan yağı, önce cam şişelere aktararak daha kolay kullanabilirsiniz. Özellikle koyu renk cam şişelere yağınızı ışığa karşı daha iyi koruyacaktır
Hava:
Zeytinyağı havayla temas ettiğinde oksidasyona uğrar. Oksidasyon da yağı ekşitir, tadını bozar. Bunun için zeytinyağı şişelerinizin ağızlarını sıkı sıkıya kapalı tutun. Ayrıca, eksilen yağı takviye edin ki, şişe ile kapağı arasındaki boşluk çok olmasın.
Zaman:
Zeytinyağı kırmızı şarap gibi mahzende yıllar geçtikçe şişesinde daha da güzelleşen, değerlenen bir ürün değildir. Her zeytinyağının kendine has renk, koku ve tadını aynen koruyabilme süresi ortalama 1,5 senedir. Kısacası, zeytinyağı bekledikçe “bozulmasa” da, aromasını yavaş yavaş yitirir, giderek rengi açılır.

NE YAPMALI ?

Çarşıda, pazarda, üreticiden alsanız da pet ambalajlı zeytinyağlarından uzak durun. Sızma zeytinyağının pet ambalajları birleştirici özellik taşıyan kimyasalları çözdüğü, bu kimyasalların sızma zeytinyağına geçtiği ve insan sağlığına zararlı olduğu bilimsel bir gerçek.
Ayrıca şeffaf cam şişelerden ışık geçerek sızma zeytinyağının içerisinde bulunan klorofili parçalayarak yağın bozulmasına sebep olur unutmayın.
Ürünün cinsi, toplama ve sıkma şekli, fabrikanın kullandığı teknoloji ve dinlendirme süresinin yanı sıra saklama şekli de son derece önemlidir çünkü. Yapılan bilimsel araştırmalar en doğru saklamanın cam ya da teneke kutularda olacağını ortaya koyuyor.
Plastik şişede saklanması halinde bir ay içinde zeytinyağı özelliğini kaybediyor. Yağın koku ve tadındaki bozulma ilk tadımda kendini gösteriyor.
Çünkü, plastik şişelerin zararları, insan sağlığını doğrudan etkiliyor. Yapısında yer alan ve sonradan katılan yüzlerce kimyasal madde insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor.

HANGİ KİMYASALLAR ?

Plastik şişelerin zararları hakkında kimyasalları sayalım:
Plastik şişe ve kaplarda plastifiyan, (esnek yumuşak), stabilizan (sağlamlaştıran) homojenleştiren, librifiyan (parlak ve şeffaf görüntü veren) boya, katalizör maddelerdir.
Plastik şişe ve kapların; sıcak su, sıvı ve asit içeriklerle temas ettiğinde çok tehlikeli bir kanserojen olan BISFENOL-A (BPA) ve DİOKSİN maddesi ortama geçmektedir.
kanser hastalığı yaptığı birçok bilimsel çalışma tarafından ortaya konulmuş ve Uluslar arası Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından da açıklanmıştır.
Bisfenol-A ve Dioksinler vücuda girer ve vücutta yağ dokusunda depolanır ve uzun süre atılamaz.

PVC ve PET

Geri dönüşsüz (iade edilmeyen) plastik kap ve şişeler polietilen (PET) ve polivinilklorür (PVC) olarak bilinen polimerlerden, iadeli plastik kaplar ise Polikarbonat adı verilen polimerik malzemeler kullanılarak üretilmiş damacanalardan oluşmaktadır.
Bu polimerler üretilirken sağlık açısından çok riskli ham maddeler ile yola çıkılır. Hatta polikarbonatın üretimindeki ham maddelerden biri de çok tehlikeli olan fosgen’dir* (fosgen, en çok bilinen kimyasal silahtır).
Suyla etkileşimi minimal derecede olacak şekilde üretilse de yumuşak (memba) suyu her zaman iyi bir çözgendir, asitli içeceklerde ise çözücü karakter daha da baskındır.
Böyle olunca da tüketicilerin uzun süre polimerik malzemeli ambalajda beklemiş içecekleri tercih etmemeleri önerilir. Polimerin çözünmesi ile ortaya çıkan monomer haricinde, polimerin üretilmesi sırasında polimerik yapıya hapsolmuş safsızlık ve katalizör denilen kimyasalların da içeceğe geçmesi, dolayısı ile tüketicilerin oldukça tehlikeli kimyasallara maruz kalması olasıdır.
Pet şişelerin tekrar tekrar kullanıldığında insan sağlığına zararlı toksit bileşen BPA denilen bir maddenin salınımını gerçekleştirdiğini, bunun vücuda fazla alımıyla prostat, beyin gelişimi, karaciğerde enzim bozuklukları ve diyabet, kalp hastalıklarına değir farklı etkileri olabileceği kaydediliyor.
İnternette kısa bir araştırma yapın göreceksiniz

HANGİ KİMYASALLAR?

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mine Güngörmüşler, zeytinyağının plastik ve şeffaf cam şişelerde, güneş altında saklanmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Bu koşullar zeytinyağı için uygun değildir. Genellikle yol kenarında plastik şişelerde ve güneşin altında zeytinyağının satıldığını sıkça görürüz. Yağın hangi senenin mahsulü olduğu, asidite, saklama koşulları ve saf olup olmadığı gibi bilgilere de ulaşılamadığından tüketimleri güvenli değildir. Sadece yol kenarından değil ambalajsız olduğu takdirde pazar, çarşı, bakkal gibi yerlerden de temin edilmemelidir.
Zeytinyağı içerisinde bulunan klorofil, şeffaf cam şişede güneş ışığına maruz kaldığında okside olarak istenmeyen lezzetler oluşturuyor. Bu nedenle, renkli cam şişelerde, renkli cam damacanalarda, porselen ya da çelik kaplarda muhafaza edilmeli” diyor.
Hoş ambalajlı olunca durum değişiyor mu?
Bana göre hayır.
Sonuç olarak sağlığınız için, çocuklarınız, torunlarınız ve gelecek kuşaklar için, pet ve naylon şişelerde zeytin, zeytinyağı, şarap, turşu, yoğurt, sirke, pekmez, salça gibi yaşayan, çalışan, işleyen gıda ürünlerini satın almayın, tüketmeyin.
Hatta su bile içmeyin..

serdarkizik@gmail.com

YORUMLAR (1)

  1. Zeki GÖRGÜLÜ diyorki:

    desenize ben okadar kaliteli yağ alıyorum.sahibinden yalnız Mavi ve Sarı 50-60 kiloluk plastik kaplarda üstü etermit alçak Depoda muhafaza ediyordum ama yazın içerisi 50 Drece sıcak olurdu.mutfakdada plastik su şişelerinde kullanıyoz.demekki bütün hastalıklarım bunlardan ibaret..kilosu 100.-tl yağdan alsanda sonuç hüsran.Tşkürler Serdar KIZIK.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL