Bodrum Manşet Yazarlar

ELLE GARİ…

Merhaba, ben 69 yaşında Dz. Astsubay Emeklisi doğma büyüme bir Bodrumluyum ve Bodrum hastasıyım ancak kendimi bir yazar olarak görmedim. Bodrum’a kesin dönüş yaptığımdan beri gördüğüm manzara karşısında çığlık atmanın..

ELLE GARİ…

Merhaba, ben 69 yaşında Dz. Astsubay Emeklisi doğma büyüme bir Bodrumluyum ve Bodrum hastasıyım ancak kendimi bir yazar olarak görmedim.

Bodrum’a kesin dönüş yaptığımdan beri gördüğüm manzara karşısında çığlık atmanın bir yolu olarak dilim döndüğünce yazmaya başladım. Uzun süredir yazıyorum, herhangi bir gelir elde etmişliğim ve bir beklentim de yoktur, okurlar teşvik ve takdir ettiği sürece de yazacağım galiba.
Bu gazetede yazılarımın yayınlanması, uzun süredir yazılarımın yayınlandığı diğer gazetenin editörünün hoş görüsü nedeniyledir. Zaman zaman güncel konular hakkında zaman zaman da geçmişten yaşanmış hikayeler aktarıyorum.

Daha önce sosyal medyada yayınlanmış yazılarıma rastlarsanız kusuruma bakmayın biraz hatırlatma ve biraz da yazılı basınımıza yeni katılanlara da ulaştırma isteğimdendir.

“HADİ GARİ BAR” açıldıktan sonra, zamanla ağızlara pelesenk olan “GARİ”, biz Bodrumluların sıkça kullandığı bir EK’tir. “ARTIK” anlamına gelir. “Haydi artık, yürü artık, yeter artık, sus artık, yat artık, uyu artık, gel artık” gibi söylemleri kendimizce ifademizdir. “Hadi gari, yörü gari, yetti gari, sus gari, yat gari, zıbar gari, ge gari”.
Bunlardan birisini de biz icat etmiştik “ELLE GARİ” ALLA GARİ’nin kibarcası.

Biz Giritli Mahallesinin gençleri Bodrum ağzı kullanma hevesiyle ALLA GARİ’yi ELLE GARİ’ye çevirmiştik. Sesler incelince sanki daha kibar oluyorduk. Yaşadığımız kapalı çevrede çok şey göremediğimizden kendimizce kibarlık icat ediyorduk.

Mesela “VER” kelimesini çok kaba görür kibarcası “VERSENE” yi kullanırdık. İstanbul’a Liseyi okumaya gittiğim ilk günlerde Beyoğlu’nda DÜNYA ve FİTAŞ sinemaları pasajının hemen girişinde bilet satış kulübesi vardı. Sıraya girdim, sıram geldi bilet alacam, gireceğim filmi ve seansı söyleyip “bir bilet VERSENE” dedim. Gişede oturan kadın yüzüme dik dik baktı ve “ne biçim söz o, kibar ol, lütfen diyeceksin” dedi, kuyruktaki bir sürü insan içinde utancımdan alı al moru mor olmuştum, hâlbuki ben “VERSENE” diyerek içinde lütfen olan kibarca istemiştim kendimce.

ELLE GARİ de öyleydi, ALLA GARİ’nin kibarcasıydı. Hani yeni elbise alındığında onu, olur olmadık yerlerde hatta her yerde giyersiniz ya “aman da yeni elbisesini giymiş de gelmiş” demek yerine uzata uzata “ALLAAAA GAAAARİİİİİİ” denir. Herkes düz renk gömlek giymiştir siz rengarenk çiçekli gömlek giyer de aralarına karışırsanız size “ALLA GARİ GÖMLEĞE BAKSA LEEEE” çalımından geçilmiyor anlamında hafiften bir alaya alma olur. ALLA GARİ olursunuz.

Eve alınan televizyonun, buzdolabının, çamaşır makinesinin üzerine el örmesi tığ işi örtüler örtülür ya işte ona ALLA GARİ derdik. Yeni saat alırsın da cümle alem görsün diye gömlek kol manşetlerini kıvırırsın ya işte o zaman da ALLA GARİ olursunuz.

Ancak ELLE GARİ nin ALLA GARİ den bir farkı vardı. ALLA GARİ’yi çok sinirlenip kızdığında, şimdi ben sana gösteririm anlamında, “ALLA GARİ kaçma yedim seni” diye birinin üzerine hışımla giderken de kullanırdık. Ya da kötü bir muamele görüp veya biri tarafından darp edilip onu şikâyet etmeye ağlayarak giderken “ALLA GARİ dur bak seni annene söyleyem de gör” anlamında da kullanırdık. ELLE GARİ bu durumlarda kullanılmazdı. ELLE GARİ kullanılırken ya kıskanılır ya gülümsenir ya da gülünürdü.

Kendi aramızda çok kullanır olduğumuzdan popüler hale gelmişti, bir sandalımız olsa ismini ELLE GARİ koyacak kadar da sevmiştik. O zamanlar sandal bizim için çok kıymetliydi, her işimizi onunla görüyorduk. Hani çok sevdiği arabayı alan, hem sevincinden hem de nispet olsun diye arkasına “BABAM SAĞOLSUN” diye yazar ya işte öyle bir şey.
Veresiye vermekten iflas eden ve kapanan, her şeyin satıldığı babamın dükkanından kalan kasketleri giyen biz üç arkadaş birden havaya girmişiz, isimlerimiz MEHMET, ALİ ve HASAN, sanki yeni çağın sosyetik isimleri imiş de sosyetik olmaktan kurtulup daha yerel ve daha köylü olabilmek için kendimize ikinci isimler koymuştuk. BEKİR, İSMAİL, CAFER. İşte biz buna da ELLE GARİ dediydik. Üstelik ELLE GARİ liğimizin fotoğrafını da çektirmiştik.

Sizin de böyle fotoğraflarınız varsa iyi bakın, eskileri hatırlatan siyah beyaz fotoğraflar, şimdilerde sosyal medyamızda sükse yapmakta. ELLE GARİ olsak bile çok güzeller. Artık öyle çok pozisyonumuzu telefonumuza kaydediyor ve yayınlıyoruz ki, şimdi tam ELLE GARİ lik olduk. Üstelik Türk Parası gibi fotoğrafın da değeri kalmadı.

Fotoğraf Albümü alışkanlığımız da bitti, eskiden her misafire albüm göstermek adettendi, bizim gibi hala elinde olanlar vardır elbet, eh onlar da artık ELLE GARİ oldular.
Bodrum turizme soyunduğunda herkes en az bir kere ELLE GARİ olmuştur. Kim bilir belki de birçok kez. Bense ELLE GARİ liğimin sayısını unuttum ancak son ELLE GARİ liğim bu yazarlığım oldu sizlerin hoşgörüsüne sığınarak. ELLE GARİ, hikayeci de olmuşum.
ELLE GARİ… Görünümü yenilenen gazetemiz de hayırlı olsun.
Herkese saygılar…

Ali Dizdar

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL