xbodrum
xb-banner-2025
boat_show_970x250
Yazarlar

İÇİNİN SESİNİ DİNLE

Yeryüzünün en parlak güneşi Nemrut zirvesinde yüzünü göstermeden önce dipte bir fırtına kopmuştu. Bende o günün sabahında, 14. yaşımda; Sosyalizmin Alfabesi’ni …

İÇİNİN SESİNİ DİNLE

Ayhan Karahan yazılarıYeryüzünün en parlak güneşi Nemrut zirvesinde yüzünü göstermeden önce dipte bir fırtına kopmuştu. Bende o günün sabahında, 14. yaşımda; Sosyalizmin Alfabesi’ni okuyordum. Duvarlara; “Kıbrıs Fatihi Ecevit” yazdığım geçmişime de kırıcı olmak istemiyordum. Ama işte bir fırtına koptu bir kez yüreğimde. Sevgili mutat mektuplarımızın sayfa arasında olduğu ödev defterini boş bir senet gibi suratıma fırlatmıştı. Aile gelip, geçici olduğunu sandı ama öyle olmadığını fark edince de çatışmayı başlattı. Ben galip geldim. Çünkü; “Hükümet değil, düzen değişmeli” diyordum. Ben artık bugünkü ben olmuştum. Yani o kadın anlamayacak hiçbir zaman ama, öyle olmasa asla böylesi bir aşkı yaşamam olası değildi.

Baraz Otel vardı. Şimdi Mahfel oldu adı. Duvarının dibine çöker sigara tüttürdük yalandan. Barbaros, Aykut, Gökhan ölümüne yoldaşlık yaşadım. Gökhan aramızda değil ama ben halen o duvara zaman zaman sırtımı yaslarım. İstanköy’e doğru göz seyirtirim ben. Özkaplan teknesini ararım mavide. Altından defalarca dip dalışı yaptığım o deniz üstü efsanesini. Kıymetli okur sana anlamsız gelebilir. Ama Özkaplan’ı bilmeyende bu alemde, “Ben Bodrum’da gençlik yaşadım” demesin. Özkaplan sadece denizde değildi. Karada ayakkabı idi. Bayılırdım o deri ve saya kokusuna. O zamanki aşkım baygın baygın bakışımı kendisinden belliyordu. Tutkaldan kaynaklıydı oysa. Tutkal kıymetliydi. Halen birbirimize bağlıysak, belki o tutkalın yapıştırıcılığı rol oynadı. Kim koklamadı o tutkalı?

Mehmet Uslu ışıklar içerisinde uyusun. Bana mandolini öğretmişti. Sevgilime; “Oy bahçemize” türküsünü çalarken, gene İstanköy’e bakıyordum. İstanköy hep çekti beni. Görmeyen ben yaşadım demesin. Ve iyi ki; hep solcular oraya hakim olmuş. İyi ki; bizim taraf gibi yağmalanmamış. Suları da çok temiz. Ha keza insanı da. İstanköy kadın cinayeti nedir bilmez halen. Cezaevi de yok. Türkiye’den kaçan göçmenlerin yaşadığı geçici barınak evleri var. Orada ne zaman denize uzansam iyot kokusuyla buluşuyor ciğerlerim. Birde olası sevgilim makyajsız kulaç atsaydı ya o sularda. Onun su altındaki nefesi balıklara iyi gelecekti. Ama o yüzmedi. Yangın mavisi gözleri ile beni o altı mil arasında öksüz bıraktı.

Bodrum’un elbette bir sahibi var. En mühim sahibi aşk olsa gerek. Yücel abinin eczanesinden kolonya doldururduk hazır şişelere. Fazlasına gerek yoktu. Yaşam sterildi. Şimdi, “Gençliğimiz var” diye abidik, gubidik paylaşım yapanlara bakıyorum. Halen bizim en leylim gecemizden yaşlı görünüyorlar. Çünkü biz çok güzel aşk acısı yaşadık. “Gençliğimiz var” derken gözlerinde fer kalmamış yaşlı gençler korkuyla karşılıyor hayatı. Abi aşk acısı yaşaman gerek. Otsuz-çöpsüz olacak o iş. Aşk muhteşem bir hikayedir. Yaşadım, yaşıyorum, yaşayacağım. Tanrı inancım olsa; “Vallahi” derdim.

Şimdi babamın köyünde açmıştır salkım çiçekler. O çiçeklerden bir demet yapsam Çökertme’ye ulaşır mı? Her yanım sen, her yanım türkü. İçim üşümüyor. Güvercinlerin avludan her geçişinde bil ki; şafağa yakın bir zamandır. Sessizlik ve suskunluk geçicidir. Hiç dokunulmamış bir gün geliyordur. İnan…Maceraların yaprak dökümü olmaz. Uykunun en karanlık bölüşünde hissettiğin serinlik esasen sonbahara ait değildir. Bak yeniden uyanmak geçiyor içinden. Şimdi içinin sesini dinle. Hiçbir okyanus senin içindeki sesimin ateşini söndüremez. Belki bir martı anlatır beni sana. Şimdiki Mahfel olan. Baraz Otel’e arada bak. Üstüne bir şeyler al. O kumsala otur az, biraz. Benden bir şeyler koparmana gerek yok. Ayrılığımızı serp İstanköy’e doğru. Aşk da, ayrılık da mavidir. Ama sen hep içinin sesini dinle.

 

Ayhan Karahan

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL