Bodrum’da akıl fukaraları ile başımız dertte dostlar! Üstelik bunlar, yüksek IQ’larını bahane ederek, Bodrum’un karar mekanizmalarına dek sızmış vaziyetteler. İşin en fenası ise bulundukları mevkiiden Bodrum basınına ayar verme hadsizliğini..
Bodrum’da akıl fukaraları ile başımız dertte dostlar! Üstelik bunlar, yüksek IQ’larını bahane ederek, Bodrum’un karar mekanizmalarına dek sızmış vaziyetteler. İşin en fenası ise bulundukları mevkiiden Bodrum basınına ayar verme hadsizliğini göstermekteler! Söylesem tesiri yok diyerek sustum bunca süre ve fakat gönlüm razı gelmedi!
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın sosyal medyasını katlederek, ona buna atar yapan ve Başkan Aras’ın halk nezdindeki sempatisini suiistimal ederek ayarsızlık dozunu iyice kaçıran arkadaştan söz ediyorum.
Ömrümde gazetecilikten başka iş yapamadım. Bir ara ‘mesleğime küseyim de varayım gideyim emlak işi yapayım’ dedim, 6 ay sürdü! Kürkçü dükkanına geri döndüm! İşin akademik eğitimini alıp, edebiyle, ilkeleriyle, kuralları ve nezaketiyle 32 yıldır sürdürdüğüm mesleğimde ilk kez bir makam sahibinin sözüm ona “basın” danışmanının basına bu kadar ayarsız bir “AYAR” çektiğini görüyorum. Bir de başkanlığa aday olduğunu görürsem, zirvede bırakacağım mesleği, hiç şüphe kalmadı!
Gazeteci arkadaşımız Alp Arbak Başkan’a Turgutreis’te kiralanıp kendi kendine eskimeye duran belediye hizmet binasını sordu. Biz de merakla yanıtını beklerken, bu arkadaş WhatsApp’tan kendisine mesaj gönderdi! “Sen” diyerek hitap ettiği gibi bir de “Sallama” diyor! Ömrümde ne böyle bir üslup, ne böyle bir iletişim, ne de böyle bir akıl tutulması ile karşılaştım.
Başkan Danışmanının WhatsApp’tan verdiği yanıtta görkemli ve aşırı yüksek bütçeli “Visit Bodrum” projesi ile ilgili merak ettiklerimize de şöyle açıklık getirilmiş: “Yayına girdiği zaman görülecek olup olmadığı.”
Okey… Çocukluk günlerim aklıma geldi. “Görürsün sen!” derdik yapacak bir şey bulamadığımızda. Öfkenin en çocuksu, en faydasız ifadesiydi. Bugünün gençlerine söylesek “Boş yapma!” diye karşılık verirler. Hay Allah! Hiç gülesim yoktu.
Başkanın görev süresi dolmak üzere, anladığım kadarıyla VisitBodrum adlı şaheseri seçim öncesine yetiştirecekler ve seçim propagandası olarak kullanacaklar! (İyi niyetin sınırlarını zorluyorum değil mi?)
Bu arada danışman ve koordinatör arkadaş Turgutreis Belediye hizmet binasını kiralama işini de kendisi halletmiş! Bu da bana çok ilginç geldi. Bakın ne diyor:
“Ayrıca, Turgutreis’te ana caddede 1700 M2 kapalı alana sahip olan o binayı tutmasaydık, merkezde o büyüklükte başka bir bina daha olnadığı için oranın en büyük eksiklerinden biri olan hizmet binası da hayata geçemezdi. Bu nedenle bina gitmesin diye önden kiralandı. Vatandaşın da biri çıkmış yorum yapmış demiş ki o bina kime ait esas onu araştırın.. Ya sabır yani.. O bina Turgutreis’in en köklü ailelerinden olan Özşekerlere ait ve 220 bin liraya kiralamak için anlaştıkları binayı 40 gün süren ricamdam sonra 175 bin liraya Belediyeye kiraladılar. Kiralama prosedürü sürecinde ki kontratın imzalanması için izin süreci 4 ay sürdü, kira da almadılar. Bu arada hazır binalarla ilgileneceğin tutmuşken, zamanında kaçak olarak yapılan ve halen de kaçak olduğu için adam gibi restore edilemeyen Binnaz Karakaya spor salonunu yaz sen bence. Millet bilsin, öğrensin.
Yıllardır halının altına süpürülen gerçekleri.”
Ya sabır yani!
40 gün rica etmiş, 220 bin TL olan kirayı 175 bin TL’ye indirmiş!
Ben beceremedim diye herkes mi beceriksiz çıkacak? Bak, adam sadece iletişimden değil, gayrimenkul danışmanlığından da anlıyor. Belediye Emlak İstimlak Müdürü başka işlerle meşguldü herhalde! Aksi takdirde bina kiralama işini Başkan’ın “Danışmanı” niye yapsındı ki? Bu kısmına dair sorulacak çok soru var da, bu yazının konusu değil dostlar… Onları da bir ara sorarız.
Netice itibariyle; meslek hayatımda ilk kez “bir insanın üslubundan duyduğum rahatsızlığı” dile getirdiğim bir yazı yazıyorum. Affınıza sığınıyorum. Fakat bunu, mesleğime duyduğum saygıdan yapıyorum. Herkes, bulunduğu yeri tartsın, bilsin! Herkes kendine gelsin!
Gazetecilik temas ve mesafe mesleğidir. Bir gazeteci olarak altını çizerek vurguluyorum; muhatabım ya da muhatabımın görevlendirdiği zat, benim belirlediğim mesafeyi aşamaz, aşmayacak! Herkes işinin hududunu, haddini, sınırlarını iyi bilecek. Boş yapmayacak!
Aksi takdirde temsil ettiği makama büyük zarar verir!
Son söz:
“İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez / Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”
Seldacım bu güzel ve anlamlı yazın için çok teşekkürler. Tek amacımız Bodrum. İyi ki sen ve senin gibiler var. Sevgiler