Yazarlar

EĞİTİM ŞART. AMA HER EVE DE BİR OSSSMAN…

Şu aralar her mahalleye bir Osman gerekli. Yeniçeriler tarafından kellesi uçurulan Genç Osman’dan değil. Türküde, “Yalancısın inanamam Osman Aga” diye geçen foyası dökülmüş olanından da değil. Medine’de kellesi uçurulup, cenaze..

EĞİTİM ŞART. AMA HER EVE DE BİR OSSSMAN…
Ayhan Karahan

Şu aralar her mahalleye bir Osman gerekli. Yeniçeriler tarafından kellesi uçurulan Genç Osman’dan değil. Türküde, “Yalancısın inanamam Osman Aga” diye geçen foyası dökülmüş olanından da değil. Medine’de kellesi uçurulup, cenaze namazı dahi kılınmayan halife olanından da değil. Galata Köprüsü’nü satmak üzereyken yakalanan Sülün Osman’dan da değil. Ölüm nedeni (Bir rivayete göre gut hastalığından, diğerine göreyse kellesi vurularak, en diğerine göre ise sabotaja kurban giderek) dahi bilinmeyen Osman Gazi’den değil. Her derde deva aspirin misali Yalıkavaklı Osman’dan gerekli.

O Osman’ın da her biri makus talihlerle yaşamla vedalaşmış diğer adaşı Osman’lar gibi birkaç lakabı var ama şimdi yeri, zamanı olmasa gerek. Bir gün tarih onlardan en uygun olanını adının başına koyar elbet. En sonunda da tarihin tekerleği; “Yan gel yat Osman, 10 dönüm bostan” çizgisinde durabilir. Taşralı Osman bu. Dümeni de çevirir, tekerleği de… Ama ne hikmetse düğünlerde; “Yalancısın inanamam Osman Aga” türküsünü dinlerken, aklıma Yalıkavaklı olanından başka da bir Osman düşmez. Ama şunu aktarmadan geçemeyeceğim. Olaylı bir Bodrumspor, Bayburtspor futbol maçı vardı. O maçla ilgili açıklamasında, Osman Gökmen; “Emniyetin 15 saatlik bir video izlemesinden” söz etmişti. Bende bunu Bodrum İlçe Emniyet Müdürü Mete Durukan’a yazılı olarak; “Hayırdır, 15 saat video???” dedim. O da yanıtında; “Devlet sırrı, özel hayat, aramızda” gibi bir şeyler söyledi. Ama halen aklıma takılır. 1,5 saatlik maçın, nasıl oluyor da 15 saatlik görüntüsü oluyor? Sadece olmuyor, aynı zamanda izleniyor. Osman bu izlemenin neresinde? Ama bir gün sis perdesi aralanacak. Ve Yalıkavaklı Osman’ın 15 saatlik sır video mevzusu açıklığa kavuşacaktır.

2.FOTOROMAN KAHRAMANI.

Video bir tarafta dursun. Ama güzel film de çevirmekte Osman. “Benim Adım Osssman” son zamanların, filmin set sanatçılarını dahi güldürmeyen komedi filmi olarak ülke beyaz perde tarihinde yerini aldı. Yönetmeni de bu durumu kabullenip, “Biz zaten kamyon şoförleri için çektik o filmi” demişti. Osssmanların espri çuvallaması film ötesinde de çok değişik bir duruma denk düşmüyor. Yalıkavaklı Osssman, Başkan Aras’ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu Bodrum’a daveti üzerine; “Söyleyin Kılıçdaroğlu’na bizim Bodrum ile evinin bodrumunu karıştırmasın” yollu sadece kendisinin güldüğü bir espri yapmıştı. Bodrum Savunması adlı bir hacker grubu, bu sosyal paylaşımın görünümünü “Bant daraltması” yöntemi ile kısıtlayarak, Halikarnassos’a halel gelmesini önemli ölçüde engelledi. Düşünseniz ya, Bodrum’un böylesi paçalardan süzülen bir paylaşımla anılmasını. Eyvah, eyvah… “O topraklardan Tarihin Babası Herodot” nasıl çıkmış diye sormazlar mı? Evlere şenlik Osssman’dan, evlere eğlencelik devasa bir foto roman çıkar gibi. AKP’nin de bilinen 2. foto roman kahramanı olarak da, çizgi(sizlik) dünyasında yerini kesin alır. “2. Fotoroman kahramanı, Yalıkavaklı Osssman.”

AZ BUÇUK BİZ DE ÇAKARIZ; LİSANSLI, TEZLİ MEVZULARDAN

En son evvelsi gün Osssman, “Başkan bizi eğitsene” diyerek gene sosyal aleme çıktı. Başkan Aras’ın, Kastamonu Üniversitesi-Siyasal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans yapmasını (Tezli mi, tezsiz mi üzerinden) dert etmiş. “Başkan bize ağabeylik yapsın. Bizim de yüksek lisans yapmamıza yardımcı olsun” demiş. Başkan da ne ağabeylik yapmış, ne de yardımcı olmuş. Zannımca çok gerekli olmayan uzaktan eğitim bilgisi vermiş. Osssman zaten şu an benim çekirdek-çemberek niyetine okuduğum (Son öğrencilerinden olduğum) ve artık gereksiz görüldüğü için, kapatılan dandini okulun upuzaktan mezunu. Hazır mevzu eğitimden açılmışken; 9 Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nin lisanslı, tezli mezunu olduğumu ifade etmemin zamanı gibi. Tez konum: “Saldırganlık, Şiddet Ve Spor İlişkisi” idi. Tezim halen faal olan bir bankanın yayınevi tarafından kitap olarak basılacak denli ilgi görmüştü. O tezimde Josef Brauer dün gibi aklımda kalan bilim insanlarındandır. Freud ile de mesaisi var Brauer’in ama nöro fizyoloji deyince ikinci bir isim zor akla gelir gibi. Ayrıca Freud’a göre benim bilinç yücelerimin daha bir tepe noktasında. Ben gene de yandan çarklı alakalı olduğum mevzuda fazla iddialı olmayayım. Brauer, konuşma tedavisinde muhteşem sonuçlara ulaşmış, denekleri üzerinde yüzde yüze yakın pozitif sonuçlar almış. Dudak oynatma sorunlu hastalarında, kesintisiz konuşmayı sağlamıştır. İç kulak salyangoz kanallarının dengeyi sağlamaktaki işlevini ilk tanımlayan bilim insanıydı bildiğim.

OSSSMAN’IN DENGE VE KONUŞMA SORUNU

Brauer bugün yaşasaydı ve Yalıkavaklı Osssman ile Gerişaltı’nda tanışma talihsizliğine nail olsaydı… Acaba Osssman’ın yazılı ve sözlü konuşma sorununa çözüm üretebilir miydi? Yoksa; “Yaşamda herkes konuşmak zorunda değil. Bazılarına da konuş(a)mamak yakışıyor” der, Osssman’ın dilini halının altına mı süpürürdü? Ya da Osssman’daki dengesizliğin iç kulak ve tele kulak bağıntılarını inceler miydi? Neyse rahmetli bilime ve insanlığa yaptığı eşsiz katkılar ile ışıklar içerisinde uyusun. Belki de bugünleri görmemekle şanslıydı kendisi. Birileri, “Bizden önce psikanaliz mi, ödipal kompleksi mi, psikoterapi mi vardı” deyip; kendisini bilimden soğutabilir ve insanlığa katkılarından alıkoyabilirdi. Benim şu anda çerez, çemberek okuduğum tedaülden kaldırılmış okulda yani Adalet Bölümü’nü upuzaktan okumuş Osssman. Çok diploma ile alakalı olduğundan kendisine okulundan bir soru: Diyelim ki; birisi sahte diploma ile menfaat elde etti. Aşağıdaki şıklardan hangisi doğrudur?

  • A-Kendisine üniversite mezunu olduğu sanılarak verilen kız (Ailesi tarafından) geriye alınır.
  • B- Sahte diploma sayesinde elde ettiği tüm kazanç müsadere edilir. Hazineye geçirilir.
  • C- Sahte diplomalının ehliyeti olmadığı halde atmış olduğu imzalarla alınan kararlar geri alınır.
  • D- Sahte diplomalının bu işlemle kamuya vermiş olduğu tüm zararların tazmini yoluna gidilir.
  • E- Sahte diplomalının durumunu bilerek, göz yuman ve yol veren kişi onun suç ortağıdır.

Ossman’ın mutlaka ahrete bırakmadan, bu dünyada yanıtlamasında yüksek kamu menfaati olabilir. Kendisi bir miktar, kendisini başkandan alıkoyabilirse, yanıt alma ihtimalimiz belirebilir.

BABASI; “HELA’DA PARTİ BAŞKANI OLAMAZSIN” DEMEMİŞ

Fotoroman dışında, yalın romanın önemli eserlerinden Turgenyev’in Babalar ve Oğullar’ı okuyanda mutlaka kalıcı izler bırakmıştır. Babalar Ve Oğlular, her daim önem arz etmiştir. Baba özellikle erkek evlat için, yaşamdaki ilk örneklemdir. Diktatörler genellikle babayla sorunlu olagelmiştir. Hitler’in babası Alois sıkıntılı bir yaşamı idame ettirdi. Alois’in vaftiz belgesindeki; “Gayri meşru” ibaresi onun ve oğlu Adolf’ün peşini ölene değin, bırakmadı. Ha keza Alessandro Mussolini de, oğluna acımasız şiddet uygulayan zalim babalardandı. Benito gümrük memuru babasının odasının ışıkları sönene değin, komşularda sığınmacı kalırmış. İslami Saikleri yüksek volümlü bilinenlerde baba şiddeti dinsel ritüllerle de kesişmekte ve dayak, cennet tasavvuru olarak içselleşirilmektedir. Babadan evlada olduğu denli, evlattan da babaya bu manada dönüşler yok değil. Ülke içi, hele de Osssmanlı Yokuşbaşı’ndan aşağısı biraz değil oldukça sıkıntılı bu manada. Tebdili mekanda ferahlık, inceden bir yurtdışına açılmak da rahatlama olabilir. Papua Yeni Gine’de babanın birisi evladına: “Oğlum sen adam olamazsın” dermiş. Bunu o kadar çok demiş ki; evladın içinde yıllar yılı bu söz kor olmuş. Evlat Papua Yeni Gine’nin, Hela kentinde parti başkanı oluyor ve babasını siyasi makamına getirtiyor. “Baba sen bana adam olamazsın dedin yıllarca. İçimi kemirdin. Bak ben partimin Hela Başkanı oldum” der. Babası da: “Oğlum ben sana; ‘partinin Hela Başkanı olamazsın’ demedim. Adam olamazsın dedim” der. (Bu arada Hela, Papua Yeni Gine’nin 185.000 nüfuslu en özgün kentlerinden birisi. Bu yazıyı okuyan ilgililer oraya ille de parti başkanı olmak için, gitmesinler.) Osssman’ın hayatının önemli bir bölümü Yalıkavak Belediyesi zemin altı katında geçmiştir. Orada on küsur yıl Halkla İlişki(?)ler şefliği yaptı. Yalıkavak’ın belediye olduğu o zamanın Belde Belediye Başkanı Sayın Mustafa Saruhan idi. Bir gün Sayın Saruhan’a denk gelirsem sormak isterim. “Sayın başkan, bu Osssman’ınıza bunca zamandır ne yedirdiniz, içirdiniz de; bunca zeki, çevik ve ahlak(?)lı oldu?” Boş ver bre Osssman Efe. Bunlar bu mevsimde ağır işler. Gel biz seninle, Bodrum Belediye Meydanı’nda; “Yalancısın inanamam Osssman Aga” türküsünde iki dönelim. Bütün Bodrum meydana kalkar yeminle. Söyleyerek eylediğin hemşerilerini, bir de oynayarak…” Osssman, Allah da seni güldürsün e mi?.. Tuttuğunu altın etsin. Bir ara buraların bakırcılarının sözüydü. “Oku, adam ol. Olmadı. Dibekdere’sine muhtar ol.” Osssman, Dibekdere’sine gideceksen de alıştıra alıştıra. Köyden, Bodrum’a toplu göç olmasın.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL