Bodrum’un Turgutreis Mahallesi’nde “Rezerv Yapı Alanı” ilan edilen ve 1.067 kişilik konut yapılması planlanan bölgeye karşı çevre örgütleri ve yurttaşlar Leleg Yolu’nda bir araya geldi. “Beton değil, tohum at” sloganıyla..
Bodrum’un Turgutreis Mahallesi’nde “Rezerv Yapı Alanı” ilan edilen ve 1.067 kişilik konut yapılması planlanan bölgeye karşı çevre örgütleri ve yurttaşlar Leleg Yolu’nda bir araya geldi. “Beton değil, tohum at” sloganıyla yapılan basın açıklamasında, projenin Bodrum’un doğası, su kaynakları ve yaşam dengesi üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratacağı vurgulandı.
Tepkilerin odağındaki alan, Turgutreis–Karabağ Parkuru üzerinde, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında “Önemli Doğa Alanı” ve tarla vasfında yer alıyor. İmar planlarına göre yapılaşmaya kapalı olan bu bölge, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından Rezerv Yapı Alanı ilan edildi.
Bu karar doğrultusunda bölgede 1.067 kişilik konut projesi planlanıyor. Yetkililer, projenin Bodrum nüfusuna ciddi bir etkisi olmayacağını savunurken, çevre örgütleri bu yaklaşımın Bodrum’un gerçekleriyle bağdaşmadığını dile getiriyor.
Basın açıklamasında dikkat çekilen temel noktalardan biri de şu oldu:
Bodrum’daki sorun tek bir projeden ibaret değil.
Her yıl yüzlerce yeni yapının eklendiği yarımadada;
yolların altyapısının çöktüğü,
su kaynaklarının nüfusu taşıyamaz hale geldiği,
doğal alanların hızla yok olduğu vurgulandı.
Açıklamada, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın daha önce dile getirdiği “Bodrum’da mevcut yapılaşma kadar imarlı alan var” sözleri hatırlatılarak, mevcut imarlı alanlar bile sınırlandırılması gerekirken, doğal alanların yapılaşmaya açılmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın alanla ilgili “tarıma elverişli değildir” görüşüne de sert tepki gösterildi. Açıklamada;
yamaçlardaki taş terasların yüzyıllar boyunca tarım için kullanıldığı,
alanda hâlâ incir, dut ve badem ağaçlarının bulunduğu hatırlatıldı.
Çevreciler, masa başından verilen bu görüşlerin arazinin gerçekliğiyle örtüşmediğini savundu.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nün “herhangi bir kültür varlığı yoktur” görüşü de tartışma yarattı. Açıklamada şu sorular yöneltildi:
Bölgede arkeolojik bir araştırma yapıldı mı?
500 metre ileride defineciler tarafından ortaya çıkarılmış kaya mezarları varken, bu alanın tamamen kültür varlığı dışı olduğuna nasıl karar verildi?
Çevre örgütleri, tarım teraslarının bile tek başına korunma gerekçesi olduğunu vurguladı.
Basın açıklamasında rezerv yapı alanı kararının yaratacağı sonuçlar net başlıklarla ifade edildi:
Toprak zemin kaybolacak, Turgutreis sel riskiyle karşı karşıya kalacak
Bitki örtüsü yok olacak, mikro iklim bozulacak
Endemik türler ve yaban hayatı yok edilecek
Su kesintileri artacak, yeraltı su beslenmesi azalacak
Hayvancılık için kullanılan meralar ortadan kalkacak
İnşaat sürecinde ağır araç trafiği yaşamı felç edecek
Açıklamada, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın kuruluş amaçları arasında yer alan “taşınmazların satışıyla finans yaratma” yaklaşımının Bodrum gibi ekolojik açıdan hassas bölgelerde kabul edilemez olduğu vurgulandı.
“Devletin görevi ekolojik yaşamı korumaktır; rant üretmek değil” denildi.
12 Aralık 2025’te askıya çıkan planlara 15 gün içinde itiraz edileceği duyuruldu. Açıklama, Bodrum halkına yapılan güçlü bir çağrıyla sona erdi:
“Ya şimdi dur diyeceğiz ya da betona, susuzluğa ve yok oluşa razı olacağız.”
Basın açıklaması MCP Sözcüsü Güney Şirin tarafından okunurken, etkinlik Leleg Ekolojik Yaşam, Gümüşlük Forumu, MisGibi1 Bodrum ve MUÇEP Bodrum Meclisi tarafından organize edildi.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)