Yazarlar

Fırtına Öncesi Sessizlik

“Alışveriş yaparkenFiyatlar el yakarkenKoyunlar aval aval bakarkenKurt kuzuyu kaparken Fare kediyi döverkenFaturayı elineFaturayı verdim elineVur odunu beline Deniz güldü halimeBir avuç su verdi elimeBiterse tuvalet kâğıdın alDoldur tekrar yerine Kız..

Fırtına Öncesi Sessizlik
uğur aybatan yazıları
Uğur Aybatan

“Alışveriş yaparken
Fiyatlar el yakarken
Koyunlar aval aval bakarken
Kurt kuzuyu kaparken

Fare kediyi döverken
Faturayı eline
Faturayı verdim eline
Vur odunu beline

Deniz güldü halime
Bir avuç su verdi elime
Biterse tuvalet kâğıdın al
Doldur tekrar yerine

Kız ozan dilin kopsun emi
Nasıl kokuyorsun sen öyle cav cav
Bal mı sürdün yüzüne
Tatlı geldi dilime”

Döviz kurları okyanusun tsunami öncesi geri çekilim sürecinde… Muhtemelen yüklü alımlar sürüyor, bir gece ansızın patlayacak şehvet, yüzeceğiz bir damlacık suda… “baoba viiivi va – Niiiiiyooooork! Drom! Drom! Drom!”

Her fırsatta kendini ekonomist ilan eden zihniyet nasıl oluyor da bunu öngöremiyor? Bir deprem oluyor, mega kent yerle bir. “Eey zelzele dur!” dediniz, güya deprem durdu. Keşke “dur!” diyeceğinize “başlama!” deseydiniz…

Hem bu sayede işe yaramaz – koyun müritleriniz de size daha çok tapardı.

Her Allah’ ın günü başa kakılan hizmetler bir lütuf mudur yoksa inisiyatif mi? Bir tarafta muhtarımızdan tutun da şairimize kadar her şeyimiz, diğer tarafta seksen küsur milyon Polyanna meleği. Bırakın da halk sizi kendiliğinden takdir etsin – alkışlasın, bu böbürlenme – bu hazımsızlık niye?

Gereksiz harcamaları kısmadan bu işin içinden çıkamazsınız. Üretimde ve tüketimde bilinçli, refaha gerçek anlamda ulaşmış bir halk yapısı oluşturmadan asla!..

Trajikomik zam bombardımadı ile gariban vatandaşın üzerine çullanmaktan vazgeçin. Her sıkıştığınızda suçu üzerine attığınız dış güçler, ekonomik buhranın altında iyice ezilip gerilmiş olan cahil kesimi fişeklerse halimiz nice olur. Bunu da kulağınıza küpe niyetine takın.

Ekonominin başına, bakan kılığında gözleri yaşlı bir adamcağızı koydunuz, bulunduğu mevkiye lâp diye geldiği için mi yoksa bir gün ansızın gideceği için mi ağlıyor – belli değil.

Dönmeyen – dönmeyecek işlerde hâlâ selâm – hatır kabul oluyorsa bu memlekette, kimse adaletten bahsetmesin.

An itibariyle görsel görkemininden ve şöhret artırımından başka hiç bir faydası olmayan bir köprüden geçiş ücretini “200 Liracık” diye tabir etmek ekonominin ne denli kötü bir hale getirilmiş olunduğunun ifşasıdır.

Zira o “200 Liracık” bir market poşetini bile doldurmaya yetmiyor, arabanın deposuna yakıt koyuyorsunuz – ibre yerinden bile kıpırdamıyor. Yüz’lü – Bin’li – Milyon’ lu rakamların algısı oldukça yüksek fakat yaptırım gücü tahmininizden bile düşük. Kısacası ağlanacak halimize gülüyoruz.

Bu kafayla gidersek refaha erişemeyeceğimiz aşikâr ama hiç olmazsa refaha yakın günlerde buluşabilmek dileğiyle, kalın sağlıcakla…

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL