BOYD Kurucu ve Onursal Genel Başkanı Serdar Karcılıoğlu, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminin turizm boyutunu çarpıcı bir yazıyla kaleme aldı. Seçimin Türkiye açısından “Siyasal islama bağlı teokratik bir düzen ile demokratik..
BOYD Kurucu ve Onursal Genel Başkanı Serdar Karcılıoğlu, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminin turizm boyutunu çarpıcı bir yazıyla kaleme aldı. Seçimin Türkiye açısından “Siyasal islama bağlı teokratik bir düzen ile demokratik ve laik bir ülke” tercihini ortaya koyacağını belirten Karcılıoğlu, turizm sektörünün 28 Mayıs’taki halk tercihine bağlı olarak gideceği noktayı ise bakın nasıl özetledi!
İşte Serdar Karcılıoğlu’nun Birgün Gazetesi’nde yayınlanan o yazısı;
Türkiye dünya turizm liginde turizm yapılabilirlik açısından birinci sırada olan bir ülkedir.
Geçimlerini özellikle turizm ile sağlayan ülkelerin hiçbirisinde görülmeyen değerlere sahip olan ülkemizin, deniz güneş kum üçgenindeki yerini olağanüstü iklim koşulları ile beslediği adeta eşi benzeri olmayan cennetin yeryüzündeki doğası dersek abartmış olur muyuz?
Tabii ki hayır.
Peki yeter mi?
Bu olağanüstü coğrafyada birçok medeniyetin hayat bulduğu tarih ve kültür varlıkları ile ve hemen tüm Semavi dinlerin doğup geliştiği topraklara sahip, son olarak insanlık tarihini 4 bin yıl öteye taşıyan dünyada okutulan tarih kitaplarını değiştiren Göbekli Tepe’si, İnsanlığın ilk medeniyetle tanıştığı bilinen Mezopotamya’sı ile kısaca Tanrının bahşettiği dünya yarım küresinin en önemli turizm merkezidir ülkemiz…
Şimdi bunları niçin yazdın? Diyeceksiniz…
Turizm için bu kadar önemli değerlere sahip olan ülkemiz dünya turizm pastasından layık olduğu payı alabiliyor mu? Bunu vurgulamak istedim ve turizm değerlerimiz üzerinden, size kısa bir özet verdim sadece…
Türkiye’de turizmin gerçek anlamda başlamasının önünün açıldığı Turgut Özal döneminin hemen ardından sektörün kendi kaderine bırakılmış ve günümüze değin ülke ekonomilerinin lokomotifi olan bu önemli sektörün bizde bir devlet politikalarına kavuşturulamaması ve el yordamı ile gelişiminin sonucu olarak ülkemizi ne yazık ki ancak pastanın kırıntıları ile oyalandığı bir konuma getirmiştir.
Şimdi size güncel bir örnek vermek istiyorum.
Ülkemiz Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına gireceğimiz bu günlerde son 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidar tarafından çok önemli bir kavşağa doğru getirilmiş olmasına bağlı olarak tarihinde ilk defa önemli bir seçim dönemi yaşıyor.
Özellikle son bir aydır Arap kültürü ile Batılı kültür arasında süregelen seçim hattında tüm partilerin programlarını dolu dolu izledik!
Şimdi size soruyorum, doğulusu ile de batılısı ile de hemen hepsinin birinci konusunun ekonomi olmasına rağmen bu bataktan tek çıkış yolu olacak turizm ekonomisi ile ilgili hiç birisinin turizm ile ilgili tek kelime ettiklerini duydunuz mu?
Siz bu süreçte, ülke turizm yataklarının üçte ikisine sahip Güney Ege destinasyonunun kırk yıldır turizm sezonunu üç aydan öteye götüremediğini, bu cennet vatanın niçin ucuz hatta bedava ülke konumuna getirildiğini, turist sayıları ve turizm girdileri ile ilgili açıklamaların niçin abartılmış ve TÜİK’in kocaman yalanlarının arkasına gizletildiğini, kırk yıldır Rus, Alman, İngiliz son dönemde Arap turist bandına sıkışmış turizmimizde, bu ülkeler dışında seyahat ekonomisinin en önemli paralı aktörleri olan Çin, Japon, İskandinav, Amerikalı turist alamadığımızı, özellikle Akdeniz çanağındaki rakip ülkelerimizdeki gibi dünya jet setinin ancak bir yıl öncesinden rezervasyon yaptırabildiği Michelin yıldızlı restoranlarımızın niçin olmadığı, özellikle Egemizin cennet koylarımızda bulunan restoranlarımızın önünde mega yatların niçin park etmediklerini, dünya gastronomisinin beşiği olan ülkemizin sayıları bir ikiyi geçmeyen Michelin yıldızlı şeflerimizin niçin artırılamadığını sorgulayan, konuşan, parti programına alan ve çözüm üretmiş ve bunu dillendirmiş bir parti yetkilisi duydunuz mu?
İşte gelmek istediğim konu burada gizli, neden ve sonuç ilişkisi!
Şimdi gelelim yaşadığımız bu süreçte aslında olmayan turizmimizi nelerin beklediğini, pandemi döneminin iyi yönetilememesine de bağlı olarak son üç yıldır var olan o cılız potansiyelinden dahi ciddi bir düşüş yaşamış olan bu sektör ülkenin siyasal İslam’a bağlı teokratik bir düzene mi, yoksa demokratik, laik bir ülkeye mi evrileceği ile ilgili nasıl bir makas değişimine gelmiş ise; buna bağlı olarak turizmimizde ya meydanlarında, caddelerinde Arap ülkelerini andıran ya da kültürü, sanatı, gastronomik değerlere önem veren şık giyimli batılı turistleri göreceğimiz ciddi bir yol ayırımındadır.
Bu cevher iyi işletilebilirse ülkemizin hiçbir ekonomik sorunu kalmayacağından kimsenin en küçük bir şüphesi olmamalıdır. 28 Mayıs bu yol ayırımının önemli bir kavşağıdır.
Cool, I liked it
https://t.co/nqgg1d5BYo