Datça’da yaşayan gazeteci ve Halk TV Muğla muhabiri Sedat Kaya’nın, Aydın Ayaydın’a hitaben kaleme aldığı açık mektup sosyal medyada dikkat çekti. Kamu yararı, etik ve hukukun üstünlüğü vurgusuyla yazılan metin..
Datça’da yaşayan gazeteci ve Halk TV Muğla muhabiri Sedat Kaya’nın, Aydın Ayaydın’a hitaben kaleme aldığı açık mektup sosyal medyada dikkat çekti. Kamu yararı, etik ve hukukun üstünlüğü vurgusuyla yazılan metin yerel basında sınırlı yer bulurken, içerdiği iddialar ve çağrı nedeniyle tartışma yarattı.
Datça’da yaşayan gazeteci Sedat Kaya, kişisel sosyal medya hesabında AK Parti’nin Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu dönemde de gündeme gelen Aydın Ayaydın’a yönelik dikkat çekici bir açık mektup paylaştı. Kaya, yazısında Bodrum Göltürkbükü’ndeki bir yapı ile ilgili yargı süreçlerine atıf yaparak, kamu malı, etik ve örneklik kavramlarını tartışmaya açtı.
Gazeteci Kaya’nın kaleme aldığı metin, kişisel görüş ve değerlendirmelerini içeren bir açık mektup niteliğinde.
Sedat Kaya, mektubunda Aydın Ayaydın’ın akademik kimliği ve siyasi geçmişine vurgu yaparak, etik duruş ve hukukun üstünlüğü çağrısında bulundu. Kaya’nın paylaşımı, kamuoyunda “güç, nüfuz ve hukuk ilişkisi” tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
Aşağıda yer alan metin, gazeteci Sedat Kaya’nın sosyal medya hesabında yayımladığı açık mektubun tamamıdır:
AYDIN AYAYDIN’A AÇIK MEKTUP
Sayın Aydın Ayaydın,
Siz profesörsünüz. Bilim insanısınız. Yıllarca üniversitede gençlere etik, doğruluk, kamu yararı gibi kavramların ne anlama geldiğini anlattınız.
Beşiktaş’ta yöneticilik yaptınız, spor kültürünü ve fair-play’i savundunuz.
Siyasetin içindesiniz. Doğru Yol’dan Anavatan’a, oradan CHP’ye, şimdi de iktidar partisi AKP’ye uzanan uzun bir siyasi güzergâhınız var.
Ve yıllardır bu halktan oy istiyorsunuz.
Son seçimde AKP’den Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne aday oldunuz.
Ama halk size inanmadı, Ahmet Aras’a oy verdi.
Hiç düşündünüz mü neden?
Bodrum Göltürkbükü’nde bir villanız var.
Bu villanın tuvaletinin de içinde bulunduğu 117,96 metrekarelik bölümü, herkesin olan, milletin olan orman arazisini işgal ediyor.
Evet, tuvaletiniz halkın ormanında.
Bu işgal tespit edildi.
Hakkında yıkım kararı çıktı.
Ama sonra…
Bir gece yarısı, sadece size özel bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu kaçak yapı yasallaştırıldı.
Ta ki Danıştay, 8 ay önce bu kararnamenin hukuken geçersiz olduğuna hükmedene kadar.
Bugün mahkeme kararı çok net.
Siz, bu ülkenin resmi kayıtlarına göre bir orman işgalcisisiniz.
8 aydır bu ülkede kimse o kaçak bölümü yıkamıyor.
Herkes sizin siyasi gücünüzden çekiniyor.
Devletin kurumları görevini yapamıyor.
Çünkü karşılarında “sıradan bir yurttaşı” değil, “iktidarın nüfuzlu bir ismini” görüyorlar.
Peki ya siz?
Sizin vicdanınız?
Bir bilim insanının, bir siyasetçinin, bir kamu figürünün en güçlü yanı nüfuzu değil, örnekliği olmalı.
Topluma örnek olmanız gerekirken, halkın ormanına yapılmış bir kaçak tuvaletin gölgesinde durmanız size yakışıyor mu?
Sayın Ayaydın,
Bir profesör olarak, hukukun üstünlüğü konusunda gençlere ne anlatacaksınız?
Bir siyasetçi olarak, kamu malının dokunulmazlığına dair kime hangi dersi vereceksiniz?
Bir Bodrum sakinine, bir Muğlalıya, bir Türkiye yurttaşına ne söyleyeceksiniz?
Halkın ormanını güç sahiplerinin arka bahçesi sanan bu düzeni nereye kadar sürdüreceksiniz?
Siyaset, nüfuz, bağlantılar, kararname…
Tüm bunlar bir yana, insanın kendine vereceği bir hesap vardır.
Onu erteleyemezsiniz.
Sizden beklenen aslında çok basit.
Devlet kurumları çekinse de, bürokrasi titrese de, siyasetçiler görmezden gelse de…
Siz çıkıp “Yıkın kardeşim, halkın ormanına kaçak olmaz” diyebilmelisiniz.
İşte o zaman, gerçekten “saygın” olursunuz.
İşte o zaman, bir profesörün etik duruşunun karşılığı olur.
İşte o zaman, bir siyasetçinin vicdanı topluma fayda üretir.
Bugün Türkiye’nin ihtiyacı kamu gücünü kendine değil, topluma hizmet için kullanan insanlardır.
Size düşen de budur.
Saygılarımla.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)