Turgutreis’te bir ay önce hangi yasal dayanaklarla ve gerekçelerle başladığı belirsiz Sahil Güvenlik Limanı inşaatı ile ilgili eylemler hız kesmeden devam ediyor. Söz konusu alanda eylem yapan yurttaşlar ve avukatlar faaliyetle ilgili henüz hukuki sürecin..
Turgutreis’te bir ay önce hangi yasal dayanaklarla ve gerekçelerle başladığı belirsiz Sahil Güvenlik Limanı inşaatı ile ilgili eylemler hız kesmeden devam ediyor. Söz konusu alanda eylem yapan yurttaşlar ve avukatlar faaliyetle ilgili henüz hukuki sürecin devam ettiğini belirterek, inşaat faaliyetin hukuken sorunlu olduğunu ileri sürüyorlar. İnşaatın künyesini belirten bir tabelasının dahi olmaması da mimarların ve mühendislerin yoğun eleştirisine maruz kalmıştı. Yerel yönetim projeye karşı olduğunu belirtmesine karşın emri vakiliği anlamakta güçlük çektiğini ifade etmişti. Ayrıca liman gerisinde, dolguya ve inşaata ilk kaynak olarak görülen Sahil Güvenlik Limanı binasının geçmiş hikayesi de toplum vicdanını yaralamaya devam etmekte. Binanın arazisi Birollarailesi tarafından, “Turizmi geliştirme amaçlı kullanılmak üzere” 1980 öncesinde TurgutreisKoruma Ve Geliştirme Derneği’ne bağışlanıyor. 1980 darbesi ile ülkedeki derneklerin ve siyasi partilerin mülklerine el konurken bu araziye de el konuyor. Sonrasında mahkeme kararı ile bu mülkler sahiplerine iade ediliyor. Ancak Turgutreis’te söz konusu dernek süreci atlamış ve iade talebinde bulunmamış. Böylelikle arazi hazineye intikal ediyor.
Perşembenin Gelişi, Çarşambadan Belli miydi?
Hazineye geçen o arazide Sahil Güvenlik gecekonduyu andıran bir konteynır yapıyor. O kötü görüntünün ortadan kalkması için, Bodrum Belediyesi, “Bodrum mimarisine uygun bir Sahil Güvenlik binası inşa edilsin” diyor. Bodrum Belediyesi, bunu derken de; “kötü görüntü oluşturan konteynırın kaldırılması ve halkın kullanımındaki, halk plajının gene halka ait olması” şartlarını da çok kalın harflerle 02-03-2018’de aldığı 2018-39 nolukararına ekliyor. Beş yıl önce “Sahil Güvenlik gecekondudan kurtulsun” denilerek, yapımına izin verilen binanın önünde bir liman yapılsın görüşü gündeme getirildiğinde; başta Bodrum Belediyesi olmak üzere tüm odalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ayağa kalktılar. Bunu üzerine iktidar geri adım attı. Bodrum derin bir nefes aldı. Ve süreç soğumada kaldı. Ama dönemin Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras; “Gene de ne olur, ne olmaz” mantığı ile hukuk süreci başlattı. Ve halen o süreç Danıştay aşamasında devam etmekte.
Bir Şafak Vakti Operasyonu.
Ne oldu ise 17 Aralık 2024 tarihinde bir şafak vaktinde oldu. Bodrum Belediyesi’nin 02-03-2018 tarihinde noktası, virgülüne; “Söz konusu parselin deniz cephesinde kalan kamusal alanların halkın kullanımına açık şekilde düzenlenmesi yapılarak…” ifadelerini kullandığı bölge kamyonların istilasınauğradı. Hemen ardından Bodrum tepeden, tırnağa dayatmaya karşı ayağa kalktı. Bölgede kitlesel protestolar gerçekleştirildi. Şu ana değin, yürütme erkinden ve iktidar kanadından konuya dair en ufak bir açıklama yok. Cumhur İttifakı Bodrum örgütleri mezarlıkta adeta ıslık çalarak ve parmak uçlarında yürüyerek geçiyorlar. TMMOB (Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği) bu projeye tamamen karşı çıktığını ifade ederken bilimsel verilerini de kamu oyu ve ilgili kurumlarla da paylaşıyor. Bodrum Kent Konseyi, liman projesinin asla Bodrum ile örtüşmediğini vurguluyor. Çevre örgütleri doğal olarak ayakta. Bodrum Belediyesi projeye tamamen karşı. İnşaat alanında eylem yada açıklama olduğu günlerde-saatlerde inşaat faaliyetinin durması, eylemciler ve yurttaşlar gittikten birkaç saat sonra tekrar çalışmanın devam etmesi de sürecin ayrı bir ironik yönü.
Avukat Doğuç: “Liman Bahane, Rantiye Şahane.”
Bugünde devasa deniz dolgusun yapıldığı inşaat alanında protesto düzenlenerek, basın açıklaması yapıldı. Turgutreis Platformu çağrısı ile dün bölgede toplanan 200 civarında eylemci adına basın açıklamasını okuyan avukat Ziya Levent Doğuç; “Değerli arkadaşlar bugün şu önümüzde duran vicdansızlığa start verilişinin ilk ayı doldu. Bir aydır burada tonlarca vicdansızlık, hayata düşmanlık denize dökülüyor. Bakın deniz artık eskisi gibi masmavi değil. Deniz gülüşünü yitirdi ve ağlıyor. Bu gördüğünüz denizin, poseidon çayırlarının, Akdeniz foklarının, balıkların gözyaşıdır. Sadece deniz mi ağlıyor. Güneşte ağlıyor. Turgutreis’te günbatımı turizm acentalarının kataloglarını süsleyecek denli muhteşem yaşanır. Günbatımında bu bereketli toprakların tüm cıvıltılı renkleri gökyüzünde adeta dans eder. Şimdi bize diyorlar ki; “Artık günbatımını değil, Turgutreis’in batışını seyredeceksiniz.” Buna seyirci kalacak mıyız? Asla. Bir aydır seyirci kalmadık, Kalmayacağız da… Bugün bu rezalet ülkenin gündemine taşındı ise birlikteliğimizden, haklılığımızdan ve doğa-ülke sevgimizi hiçbir şeyin üstünde tutmayışımızdandır. Dün olduğu gibi bugün de; “Korkmacağız, yılmayacağız, bu dayatmaya itaat etmeyeceğiz” görüşlerine yer verdi. Basın açıklamasıesnasında eylemciler Cengiz Holding tarafından Sözcü Gazetesi Bodrum temsilcisi Yaşar Anter’eaçılan davayı da protesto ettiler. Basın açıklamasına (dava haberinin manşetinte yer aldığı) Sözcü Gazetesini ellerinde taşıyarak katılan eylemciler; “Sözcü Gazetesi ile susturulmak istenen Bodrum’dur” görüşlerine yer verdiler. Eylemciler sık sık; “Özgür basın susturulamaz”, “Liman Bahane, Rantiye Şahane” sloganları attılar. Eylemciler son olarak forum düzenleyerek, liman inşaatına karşı neler yapabileceklerini konuştular.
Haber: Ayhan Karahan
Fotoğraf: Tuncay Bektaş
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)