Bodrum’un yanı başında, tarih ve aşk aydınlanıyor. Milas’taki Bafa Gölü’nde bulunan antik Latmos/Heraklia kentinde 1 yıldır süren arkeolojik çalışmalar sonucunda ilginç verilere rastlandı. TARİH KAPILARINI ZİYARETE AÇIYOR Latmos ve Herakleia..
Bodrum’un yanı başında, tarih ve aşk aydınlanıyor.
Milas’taki Bafa Gölü’nde bulunan antik Latmos/Heraklia kentinde 1 yıldır süren arkeolojik çalışmalar sonucunda ilginç verilere rastlandı.
Latmos ve Herakleia Kazısı Başkanı Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer, bölgede devam eden kazılarda Herakleia’nın son sakinlerine ait olabilecek 8 iskelet bulunduğunu açıkladı. Çalışmalarla ilgili bilgi veren Büyüközer; kazılarda bulunan iskeletlerin kentin antropolojik çalışmaları açısından oldukça önem arz ettiğini belirtti.
Büyüközer; “Kapıkırı Köyü’nün girişinde yer alan ve antik dönemde kentle limanın bağlantısını sağlayan Liman Kapısı’nın güney duvarında sağlamlaştırma çalışmaları yaptık, kapının ön tarafında bulunan taş döşeme yolu kazarak, ziyaretçilerin kullanımına açtık” ifadeleriyle gelinen aşamayı dile getirdi. Hatırlanacağı üzere; Alman Arkeolog Prof. Dr. Anneliese Peschow Bindokat, Bafa Gölünün kıyısındaki Latmos Heraklaiası’nın arkasında yükselen Beşparmak Dağlarında 1970’li yılların başlarından, 2015 yılına dek sürdürdüğü yüzey araştırmaları sırasında M.Ö. 8 bin – 4 bin yıllarına ait çok sayıda kaya resimleri ile Hititlere ait bazı hiyoroglifler ve işaretler bulmuştu.
Latmos; Bafa Gölünün Ege Denizinin bir koyu olduğu çağlarda Güneybatı Anadolu’nun yerli halkı olan Karialılar tarafından kurulmuş bir liman şehriydi. Ancak Büyük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonların birikmesi sonucunda koyun denizle bağlantısı koparak Bafa Gölü oluştu. Böylece denizle bağlantısı kesilen Latmos giderek önemini yitirmeye başladı. M.Ö. 4. yüzyılda Karia Satraplığına katılan Latmos’ta eski kentin yerine, yüzyılın sonlarında Herakleia kenti kuruldu. “Herakles”e (Herkül)’e adanmış şehir anlamındaki Herakleia gibi aynı adı taşıyan pek çok şehir olması nedeniyle ayırt etmek için yeni kurulan şehre Latmos Herakliası denilmeye başlandı.
Bafa Gölü mitolojik derinliği olan efsanevi bir aşka da ev sahipliği yapmıştır. Gölün üzerine her dolunay seğirişinde bu aşk yeniden yaşam bulur. Endymion Latmos dağlarında sürülerini otlatan, yakışıklı bir çobandır. Güneş; ışıklarını soldurup, gecenin içinden sıyrılarak ay tanrıçası Selene’ye bırakırken dünyayı, Endymion’da sürüsüyle beraber geceyi geçirmek için Latmos’un yamaçlarındaki mağaraya çekilirmiş. Selene önce Bafa Gölü’nde yıkanır, sonra gökyüzüne ay parçası olarak yükselirmiş. Çoban Endymion bu güzelliği her gün batımında izlerken, aşık olmuş ve kavalını aşkla çalmaya başlamış. Ay Tanrıçası Selene ve Çoban Endymion’un aşkı şöyle dile gelir Homeros’un dizelerinde:
“Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız
rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür
ferahlar yüreği çobanın…”
Onların aşklarını kimi zaman kıskançlık, kimi zaman hoşnutlukla izler tanrılar. Her gün yenilenip tazelenen bu büyük sevgi öyle hoşuna gider ki Zeus’un, Endymion’a bir dilek hakkı sunar. ”Dile benden ne dilersen” sözüne aşık bir gencin cevabı ne olabilir? Ne güç, ne zenginlik, ne de dünya nimetlerini görerek yaşayacağı ölümsüzlük; sevgilisiyle geçirdiği anları sonsuz kılabilmek için, ölümsüz sonsuz bir uyku diler Endymion. Bunun üzerine Latmos Dağlarındaki mağarada sonsuz bir uykuya yatırır Endymion’u, Zeus; sevgilisi her gece gelip onu öpüp sarmalayabilsin diye. O gün bugündür; Bafa gölünün sularında yıkanan Ay tanrıça, sevgilisini okşayan bir kadının aşkıyla dokunur Latmos dağlarına hala. Bu nedenle Selene, Latmos Dağı’na aşkla dokunur, ışıltısıyla Bafa Gölü’nü gümüş bir tepsi gibi parlatır hala. Bafa Gölü, günümüzde dolunayın en güzel yansıdığı yerlerden biridir hala.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)