Bodrum Kent Konseyi Yürütme Kurulu ‘Kente Karşı İşlenen Suçlar’a dair basın açıklaması yaptı. “Bodrum’da Kıyılar” başlıklı açıklamada, yarımadada yıllardır artarak devam eden vatandaşın kıyıya erişimini engelleyen ve sorun yaratan uygulamalara..
Bodrum Kent Konseyi Yürütme Kurulu ‘Kente Karşı İşlenen Suçlar’a dair basın açıklaması yaptı.
“Bodrum’da Kıyılar” başlıklı açıklamada, yarımadada yıllardır artarak devam eden vatandaşın kıyıya erişimini engelleyen ve sorun yaratan uygulamalara dikkat çekilerek ‘Devletin hüküm ve tasarrufu altında’ olması gereken deniz, göl ve akarsu kıyılarına dair yasal düzenlemeler hatırlatıldı ve “Bodrum kıyılarında Anayasa ve yasalar hükümsüz kaldı” denildi!
Bodrum’daki kıyıların şezlong, iskele ve masa gi bi seyyar uygulamalarla işgal altında olduğu belirtilen Kent Konseyi açıklamasında, şu ifadeler dikkat çekti:
“Bodrum kıyılarında Anayasa ve yasalar hükümsüz kalmıştır. Kıyılar şezlong, iskele, masa vb. seyyar uygulamalarla işletmelerin, kişilerin işgali altındadır. Kıyılardan ancak para vererek ve harcayarak yararlanılmaktadır. Kıyıların işletmelerin, şahsıların, sitelerin özel mülkü haline gelmesine ve hukuksuz ve ekosistemi bozacak uygulamaları yapmalarına izin verilmiştir, verilmektedir. Lağım suyu kıyılara akmaktadır.
Beyaz kum görüntüsü yaratmak için kıyılara Borik asit içeren Bor madeni tozları, Quartz( kuvars) tozları dökülmüştür. Dökülen kimyasal tozlarının yerinde kalması için de tonozlar beton bloklar ve Beton perdeler inşa edilerek deniz ve Kıyı ekosistemi tahrip edilmektedir. Mesela Gündoğan Bo viera projesi ile ilgili davada Bilirkişi raporunda, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanlığı’ndan alınan raporda “ konu alanda yapılan çalışmalar sebebiyle parsellerin deniz cephesi boyunca yaklaşık 20 mt. Derinliğe kadar karadan malzeme dolduğu ve deniz dibinde kıyı ekosisteminde önemli yer kaplayan deniz çayırlarının yaşam alanlarının engellendiği tespit edilmiştir “ olarak belirtilmiştir.
Dolgu, iskele vb. sabit yapılarla da denizin doğal yapısı bozulmaktadır. Kıyı düzenlemesi adı altında kıyının doğal yapısını bozan her tür müdahale ekolojik dengenin bozulmasına, çevre kirliliğine neden olmaktadır.”
Bu uygulamalara ilişkin yapılan şikayetlere ve başvurulara rağmen, yerel ve merkezi yönetimin hiçbir adım atmadığı, çözümü gündeme dahi getirmediği belirtilen Kent Konseyi açıklamasında, devamla şöyle denildi:
“Bu tavır sebebiyle işgal ve talan Bodrum’un tüm kıyılarına yayılmıştır. Kıyılar megası, küçüğü, siteleri, şahıslarıyla işgal altındadır. Pina Yarımadası, Usuluk Tabiat Parkı ve kıyı şeridi, Cennet koyu, Aspat koyu, Kızılburun Besa gibi mega projeler turizm adı yapılmış yıkım projeleridir.
İşgallerin yasalara aykırı olmasına rağmen ilgili kurumlar tarafından bu işgallere son verilmediğinden , ödenecek işgal bedeli ( ecrimisil) idare tarafından bir gelir kapısı olarak görüldüğünden, işletmeler tarafından da( işgal olduğu halde) kullanım hakkı olarak görülmektedir. Oysa Ecrimisil, haksız işgal tazminatıdır. Cezadır. Ecrimisil yasa maddesinde de vurgulandığı gibi işgale yönelik ceza işleminin yanı sıra tahliye işlemini de kapsamaktadır. Ancak bu talan ve işgalle ilgili ne denetleme ne tahliye yapılmamaktadır.
2019 Yılı yaz aylarında Kent Konseyi bünyesinde bir komisyon kurarak Bodrum Yarımadası’ndaki 15 kıyı şeridinde işgal ve talan yerinde tespit edilerek rapor yerel yönetim ve kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Kıyılardaki Hukuksuz uygulamalar, işgal ve talanın dayanağı merkezi yönetimin ben yaptım oldu uygulama ve kararları ile yerel yönetimin denetim ve bertaraf etme konusunda hiçbir şey yapmamasıdır.
Kente karşı işlenen suçların cezasızlığı suçun işlenmesine fütursuzca devama neden olmaktadır. Suç işlenmektedir, cezasız kalmaktadır, yaşam yerine suç sürdürülür oldurulmuştur.
O günden bugüne Kıyı talanı, işgalinin bertaraf edilmesi / karşı mücadele verilmesi hakkında yerel yönetimin kararlığını, sürekliliğini gösteren bilgimiz dahilinde olan bir planı, uygulaması bulunmamaktadır.
Bu nedenle Son aylarda basına da yansıyan bazı iskelelerin yıkılması, kilitli kapıların kaldırılması gibi uygulamaların Bodrum yarımadası kıyı işgalleri , talanına karşı sürdürülen bütüncül, sonuç odaklı, kararlı bir uygulama olarak elbette görmüyoruz.
Bir turizm kenti olan, hatta turizm markası iddiasındaki Bodrum için söyleyebileceğimiz tek şey “Sürdürebilir Turizm, Sürdürebilir Yaşam, Çevre ile mümkündür”.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)