Bodrum Belediyesi’nde çalışan bir kadını ‘darp’ ve ‘taciz’ ettiği için görevinden uzaklaştırılan Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü Serkan Aloğlu, Bodrum’un aktivist kadınlarının sıkı denetiminde! Serkan Aloğlu’nu savunan ifadeleriyle sosyal medyada..
Bodrum Belediyesi’nde çalışan bir kadını ‘darp’ ve ‘taciz’ ettiği için görevinden uzaklaştırılan Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü Serkan Aloğlu, Bodrum’un aktivist kadınlarının sıkı denetiminde! Serkan Aloğlu’nu savunan ifadeleriyle sosyal medyada bomba etkisi yaratan “Bodrum.tc” isimli instagram hesabına ise tepkiler çığ gibi büyüyor! Hesap, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’ni de harekete geçirdi.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, konu ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Bodrum Belediyesi Özel Kalem Müdürü Serkan Aloğlu’nun Belediye’de çalışan bir kadını darp ve taciz iddialarının takipçisi olduklarını belirten BKD’liler, instagram sosyal medya platformunda hesabını #bodrum.tc olarak adlandıran ve kimliğini gizleyen şahsın yazdığı yazıda ‘şiddete maruz kalan kadına karşı şiddet üretildiği”ni vurgulayarak, kamuoyunun dikkatini çekti.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin yazılı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Anlaşılan o ki, kadınlara yönelik şiddet söz konusu olduğunda alışık olduğumuz yöntemler, erkeğin uyguladığı şiddeti normalleştirme ve meşrulaştırma şeklinde.
Öyle ki, naif bir düşünce paylaşımı gibi dile gelen ifadeler şiddeti normalleştirme görevini üstlenerek darp ve taciz edilen, yani bir erkek tarafından suça maruz bırakılan kadın ile suç eyleminin faili erkeği yani Serkan Aloğlu’nu eşitleyerek “ceza verilsin”, “şiddet gören ile şiddet uygulayan fail erkeğe ceza verilmeli” diyecek noktaya gelebilmiş durumda.
İnstagram sosyal medya platformunda, hesabını “#bodrum.tc” olarak adlandıran ve açık kimliğini gizleme gereği duyan şahsın yayınladığı yazıda, gerek Belediye içinde gerekse Belediye dışında suça – yani bir hakkın ihlaline – maruz kalan kadına karşı işlenen darp ve tacizi yok sayarak, Serkan Aloğlu’nun sorumlu olması gereken ailesine de atıfta bulunarak, darp edilen kadına karşı argüman olarak kullanarak, şiddete maruz kalan kadına karşı ahlak kisvesi altında yeniden şiddet üretildiğine tanıklık ediyoruz.
Kaldı ki, kişinin kimliğini gizlemesi, “görünmez ve bilinmez olmak”, bir yanıyla şiddet sever erkeklerin özellikle benimsediği yöntemlerden olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.
Bu yöntemin kullanılması ile murad olunan ise, bir kadına karşı işlenen suçu ortadan kaldırmanın yanı sıra, kadını tartışılır hale getirme çabasıdır.
Şiddet uygulayan erkekleri ahlak norm ve kıstasları baz alınarak, “vicdanlara sesleniyoruz” edasıyla uygulanan bu yaklaşımlar yalnızca yeni bir şiddet döngüsü oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda şiddete maruz kalan kadını yalnızlaştırmayı da amaçlıyor.
?Şiddete maruz kalan kadın yalnız değildir!
?Yalnızlaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz!
Unutmayalım ki Serkan Aloğlu “sıradan” biri değildir.
Serkan Aloğlu Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ‘ın Özel Kalem Müdürüdür.
Yani Ahmet Aras’ın beyan ettiği politikaların kamuoyuna aktarılması doğrultusunda planlama yapan, bu politikaların uygulanması süreçlerinde yer alma sorumluluğu olan, kişi anlamındadır.
Belediye Başkanı Ahmet Aras “şiddetsiz ve eşitlikçi bir kent yaratmak için Avrupa Yerel Yaşamda Kadın Erkek Şartı’nı imzalarken bu kapsamda Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlarken, gene bu kapsamda Kadın Danışma Merkezi’ni açarken”, Özel Kalem Müdürü Serkan Aloğlu’nun tüm bu politikalardan anladığı, kendi erkekliğinin taciz ve darp yaklaşımını inşa etmek için kullanmayı uygun bulmuş olmasıdır.
Toplumda asıl mesele edinilmesi gereken husus, Özel Kalem Müdürünün konumunu kötüye kullanıp, görevli olduğu konumun beraberinde getirdiği şiddet karşıtı politikalarına açıkça aykırı davrandığıdır.
Serkan Aloglu’nun şiddetine sessiz kalmayan, bu şiddeti yargı sürecine taşıyan, kendisi hakkında çıkarılan ve yayılan dedikodu ve karalamalara ve aşağılamalara karşı mücadelesinden vazgeçmeyen kadının koşulsuz ve şartsız yanındayız.
Unutmayalım ki şiddete maruz bırakılan ve hatta öldürülen kadınların ardından da sıklıkla aynı kadın karşıtı, neredeyse ölümü yada tecavüzü yada dayağı hak etti gibi sözcükler dile getirilir;
“öyle giyinmeseymiş”,
“o saatte orada ne işi varmış”,
“neden şikayet etmemiş”,
“evli adamla ne işi varmış” vb. gibi..
aslında suçu normalleştiren bilinçli ve tanıdık “suçlamalar” etrafa saçılır.
Bu suçlamaların, failin şiddet eyleminden ve bu eylemi uygulamaya zemin yaratan zihniyetten hiç bir fark yoktur.
Bu gibi suça maruz kalan kadınları suçlayıcı ifadeler sadece faili koruyup, aklamaya ve giz perdesi arkasında saklamaya yöneliktir.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği olarak fail kollayıcı bu ifadelerin ve politikaların karşısında olduğumuzu ve Serkan Aloglu’nun şiddetine maruz kalan kadının yanında durmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi tekrar beyan ederiz.
Kadına yönelik şiddete karşı çıkmak ve #ŞiddetsizBirBodrumİçin suça maruz kalan kadını suçlayan, maruz kaldığı suçu meşrulaştıran kişilere ve yazılara karşı sessiz kalmayacağız!
BKD açıklamasında yer alan Bodrum.tc adlı hesapta konu ile ilgili şu yorum yapılmıştı:
“Bodrum gerçekleri yolunda bugünkü rotamız, bomba gibi patlayan sözde taciz vakamız. Bu konuyla ilgili olarak herkes birşey yazdı ama kimse olayın gerçek yüzünü yazmadı veya yazamadı, biz yazalım. Önce, Bodrum Belediyesi’nin iki mensubu arasında yaşanılan bu olay için neden sözde taciz dediğimize açıklık getirelim. Olayda taciz edildiği iddia edilen kadın, evli ve iki çocuk babası olan Özel Kalem Müdürü ile bir ilişki yaşamaya başlıyor. Yani ortada, evli olduğu halde başka bir kadınla ilişki yaşamaya başlayan çok hatalı bir erkek olduğu gibi, evli ve iki çocuk babası olan bir erkekle, bu durumu bile bile ilişki yaşamaya başlayan, bir de çok suçlu kadın var. Devam edelim, olay günü bu gizli ilişkinin kahramanları Yalıkavak’taki bir restorana yemeğe gidiyor ve gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde görmekten bıktığımız türden bir nedenle yani, “alkolün de etkisiyle” önce sözlü olarak tartışıyorlar, sonra da birbirlerine giriyorlar. Hemen belirtelim, bu tartışmada Özel Kalem Müdürü bize göre çok hatalı olan taraf çünkü; nedeni ne olursa olsun, bir kadına el kalkmaz. Ancak, olayın içindeki kadını da bu olayın sütten çıkmış ak kaşığı olarak tanımlamak, Özel Kalem Müdürünün hatası kadar büyük bir hata oluyor. Günlerdir herkes, kadının mağdur olduğunu söylüyor. Peki ya Özel Kalem Müdürü’nün iki çocuk sahibi olan eşinin durumu ne olacak ? O günahsız kadının ve iki çocuğunun bu olay nedeniyle yaşadıkları travmayı neden kimse konuşmuyor ? Sevgili olan kadın da eş olan değil mi ? Sonuç olarak, Özel Kalem Müdürü ne kadar suçlu ise, onunla ilişki yaşamaya başlayan kadın da o kadar suçlu. Evet, kadına el kaldırdığı için Özel Kalem Müdürünün daha suçlu olduğu KESİN ama, bu olay nedeniyle Özel Kalem Müdürünün işine son verilecekse, onunla ilişkiye giren kadının da işine son verilmelidir çünkü, evli bir insanla yaşanılan ilişkinin adı, AK Parti döneminde yasal olarak suç olmaktan çıkartılsa da ZİNADIR. Şimdi herkes, birkaç dakikalığına da olsa şeytan taşlamayı bıraksın, olaya bir de bu gerçekler doğrultusunda baksın.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)