İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’, Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilmişti. Bunun üzerine..
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’, Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedilmişti.
Bunun üzerine kararın iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle birçok sivil toplum kuruluşu ve baro, Danıştay’a dava açmıştı. Danıştay 10’uncu Daire, 10 dava dosyasının esastan görüşülmesi için, geçtiğimiz Perşembe günü (28-04-2022) toplandı. Oldukça hareketli geçen duruşma sürecinde katılımcılar darp edildi, duruşmaya katılmak isteyenlere biber gazı sıkıldı. Duruşmada sözleşmeyi fesheden Cumhurbaşkanı’nın avukatı iptal isteminin reddini talep etti. Cumhurbaşkanı avukatının talebinin aksine rekor sayıda katılımla gerçekleşen davada Danıştay Savcısı dava konusu düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek, Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin iptalini talep etti. Beyanların alınmasından sonra Danıştay 10. Daire Başkanı Yılmaz Akçil, İdari Yargılama Usulü Kanununa göre heyetin kararını daha sonra yazılı açıklayacağını belirterek, duruşmayı bitirdi.
Tarihi duruşma sonrası Danıştay Savcısı’nın mütalaası umutları yeşertirken, Muğla Barosu Bodrum Temsilcisi avukat Cavidan Karaöz son gelişme ile ilgili; “Cumhurbaşkanlığı tarafından tesis edilen sözleşmenin feshi işleminin kamu yararına aykırı olduğu izaha muhtaç değildir. Kaldı ki, Anayasamızın 90 ve 104’üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, Milletlerarası Antlaşmaların Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmasının, TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğu ortadadır. Sözleşmenin feshi anayasaya aykırıdır. Onaylanması TBMM tarafından çıkarılacak kanunla uygun bulunmasına bağlı olan sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararıyla iptali, TBMM iradesinin hiçe sayılmasıdır. Bodrum’da da, Türkiye’de de bunun takipçisi olacağız” görüşlerine yer verdi.
Bodrum Yurttaş İnisiyatifi Sözcüsü Nazan Yılmaz: “İstanbul Sözleşmesi tüm ülkenin gündemidir. Bodrum bu konudaki duyarlılığını ve sözleşmeden vazgeçmeyeceğini defalarca dile getirmiştir. İstanbul sözleşmesi Bodrum’un kırmızı çizgisidir. Hukukta bu kırmızı çizgimizi onaylamış olacak ki; karşı tarafa mütalaasında kırmızı kart göstermiştir” dedi.
İYİ PARTİ Kadın Politikaları Bodrum İlçe Başkanı Nilay Konday ise, son gelişme üzerine; “Danıştay’ın, İstanbul sözleşmesinin Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemeyeceğine ilişkin mütalaasını, kadın iradesinin kazanımı olarak değerlendiriyoruz. Toplumsal hak ve özgürlükleri savunan bir sözleşmeden çekilmek, kadın mücadelesini yok sayan bir adımdı. Kadınları hayatın içinde görmeye tahammül edemeyen, toplumsal cinsiyet eşitliğinden korkan bir zihniyetin vücut bulmuş hali ile karşı karşıyayız. Bu zihniyeti değiştirdiğimiz takdirde tüm toplumsal hayatımız değişecek. Buna yürekten inanıyorum. Bu kararın iptal edileceğine dair umudumuz hep vardı. Sevindirici bir gelişme. Biz artık Türkiye’de erkek şiddetine kurban giden kadınların arkasından çaresizce ağlamak, konuşmak ya da sosyal medya mesajları paylaşmak istemiyoruz. Biz artık şiddetin olmadığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Mücadeleden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
CHP Bodrum İlçe Yöneticisi Nilgün Tarım da, Danıştay Savcısı’nın mütalasının önemli bir eşik olduğunu ifade ederek; “Mütalaa alenen, ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılma kararı hukuka aykırıdır’ diyor. Mütalaa bildirildi, heyet yazılı şekilde karar verecek.Bu hepimiz için tarihi bir dönemeçtir. 2011 yılında tüm meclisin oy birliğiyle ilk imzalısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden bir kişinin iradesiyle çıkılamaz. Ancak, TBMM’nin onayıyla çekilme mümkündür. İstanbul Sözleşmesi, şiddete maruz kalan herkesin temel hak ve özgürlüklerine ilişkindir. Biz kadınların mücadelesi, başarıyla sonuçlanacaktır. Kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi Bizimdir. Vazgeçmeyeceğiz” diyerek görüş belirtti.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Bodrum Şube Başkanı Meral Saraçbaşı da; “Tarihi duruşmaya ÇYDD Genel Merkez Hukuk Birimimiz katılarak bizleri bilgilendirdi. Biliyorsunuz ÇYDD; eğitim alanında olduğu gibi, evrensel insan hakları çerçevesinde kadın ve çocuk hakları konusunda da son derece duyarlıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye yönelik Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için açılan davaların toplu duruşması sona erdi. Kararın iptali için ÇYDD tüzel kişiliği ve dernek yöneticileri adına açılmış ve Genel Merkez Hukuk Birimi tarafından takip edilen dört ayrı davamız bulunuyor. Barolar ve kadın dernekleri başta olmak üzere çok sayıda demokratik kurumun coşkulu katılımıyla tamamlanan duruşmada haklı istemlerimizi yineledik ve davayı yakından izledik. Danıştay 10. Dairesi’nde görülen duruşmada, Danıştay Savcısı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hukuka aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği yönünde görüş verdi. Haklı mücadelemizi hep birlikte sürdürmeye devam edeceğiz, asla vazgeçmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesi’ni mutlaka geri alacağız. #İstanbulSözleşmesiYaşatır” diyerek görüşlerini ifade etti. Şimdi gözler Danıştay 10. Dairesi’nde. Beklenti ise; 10. Daire’nin, savcılık mütalaasına katılmasında ve İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden Cumhurbaşkanı Kararnamesi’nin yürütmesinin durdurulması yönünde.
Haber: Ayhan Karahan
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)