Sebep şu yada bu, daha yaz kendini göstermeden orman yangınları boy göstermeye başladı bile. Gün geçmiyor ki yurt çapından derlenmiş yeni bir gündemle uyanmayalım. “Ozanın dilini koparalım”, “Şemsiyeyi sen mi..
Sebep şu yada bu, daha yaz kendini göstermeden orman yangınları boy göstermeye başladı bile.
Gün geçmiyor ki yurt çapından derlenmiş yeni bir gündemle uyanmayalım.
“Ozanın dilini koparalım”, “Şemsiyeyi sen mi tutacaksın ben mi?” vs gibi klişe ve yapay gündemler çarçabuk tükendi, yerini iç ve dış politikanın hızlı akışıyla hepimizi bekleyen zor ve tehlikeli gerçekleri gömme – uyutma sarmalı başladı.
Yönetim işi kolay değil. Fakat bu, o koltuğa oturmadan önce düşünülmesi gereken bir husus.
Çokluk başımıza gelen felaketlerden sonra, taa en başta yapılması gerekenlerin ucundan tutmaya başlıyoruz. Bu çok büyük bir eksiklik.
Ciğerlerimiz yandı, çaresizliğimizle dövündük. Önümüzden gelen yaz, yine kavrulacağız, suyumuz bitecek…
Sıradan bir vatandaş olarak sayın yöneticilerimize soruyorum, yani cumhur.
İklim değişikliği etkilerinin farkında mısınız?
Bu konuda yeni öngörüleriniz oluştu mu?
Ne gibi önlemler aldınız?
En azından yeteri kadar yangın söndürme uçağımız “en etkili yöntem olduğu için uçak diyorum” var mı ve tam tekmil çalışır durumdalar mı ve en etkin lokasyonlarda konuşlandırıldılar mı???
Kendi çapımda bir araştırma yaptım, malesef bu konularda somut bir bilgiye ulaşamadım. “Cek” li, “Cak” lı bir dolu vaat içeren cümleler havada uçuşuyor.
Yangın uçağı satın alma ihaleleri 4 yıl gibi uzun bir süreyi kapsıyor, bu süreçte oluşacak yangın riskleri kiralama yöntemi ile geçiştirilecek.
Henüz alınmış veya kiralanmış yangın uçağımız yok dolayısı ile geçen yaz gerçekleşen büyük yangın felaketinden arta kalan riskli bölgeler görünüşe bakılırsa Allah’ a emanet.
İhale görüşmeleri Rusya – Ukrayna savaşı baslangıcı öncesi tarihlere denk geliyor.
Üstelik iflasın eşiğinde olan bir şirkete sipariş veriyoruz, savaştan dolayı ağır yaptırımlar yiyen bir ülkede üretim yapan fabrika ne kadar sözüne sadık kalabilir bu da ayrı bir muamma.
Vatandaş olarak üzerimize düşen;
mavi yolculukta ormanlık alana yakın noktalarda kıçtan kara olan teknelerde mangalı rafa kaldırmalı.
Özellikle rüzgârlı havalarda kesinlikle ormanlık alana yakın plaj, düzlük, kamping vb. noktalarda hiç bir amaçla ateş –“Geçen yaz tüm uyarılarıma rağmen Çökertme koyunun plajında bir grup kampçı kuvvetli rüzgara rağmen ormanın dibinde mangal ateşi yakmıştı. Sonunda işin ucu Jandarmaya kadar gitti, ateşi belasız söndürttük fakat bu olaydan bir kaç hafta sonra daha büyük bir cehalet Çökertme koyunu ve daha nicelerini tamamen küle çevirdi. Videolarla arşivimde sabit kayıtlıdır.”– yakmamalı.
Sahilde hâlâ yanmamış yerlerde işletme – konut vs varsa bu unsurlar mutlaka kuvvetli su pompaları edinmeli ve denizden aldığı suyu sahilden mümkün olduğunca uzağa püskürtebilecek şekilde yangına hazır bekletmelidir.
Tarla açmak, beki – anız yakmak son derece tehlikeli. Bir kıvılcım, Bin ölüm demek.
İş işten geçtikten sonra sergilenen panikli çırpınmalar hiç bir işe yaramaz.
Nefes alabildiğimiz, güzel bir dünyada yaşamımızı tamamlayabilmek ümidiyle, kalın sağlıcakla…
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)