Bodrum Bodrum Bodrum

Bodrum’un Benzersiz Koyu: Kissebükü

Mavi Yolculuğun ilk durağı Kissebükü, Bodrum coğrafyasının en benzersiz koylarından biri olarak bilinir. Kissebükü’nü bu kadar özel kılan yalnızca doğası değil, aynı zamanda anıtsal kalıntılarıdır. Zaman zaman turizm imarına açılma..

Bodrum’un Benzersiz Koyu: Kissebükü

Mavi Yolculuğun ilk durağı Kissebükü, Bodrum coğrafyasının en benzersiz koylarından biri olarak bilinir. Kissebükü’nü bu kadar özel kılan yalnızca doğası değil, aynı zamanda anıtsal kalıntılarıdır.

Zaman zaman turizm imarına açılma çabalarıyla gündeme gelen Kissebükü’nün tarihi M.S. 5’inci yüzyıla dek uzanır.

Kissebükü Koyu, Kıyı Karia’nın iki önemli antik kentinin Keramus ve Halikarnassus’un sahil yönündeki kesişme noktalarından birini oluşturmaktadır. Günümüzde “Kissebükü” bazı yayınlarda da “Alakışla” olarak adlandırılan koyun Geç Antik Çağın’daki isminin Anastasiopolis olduğu ileri sürülmektedir. MS 5 yüzyılın başlarında kurulmuş olan kentin MS 7. yüzyılda Arap akınlarının başlamasıyla diğer sahil kentleri gibi terk edildiği düşünülmektedir.

İlk yerleşim yeri, koyun kuzeyine denk düşen tepedir. Sahile 200 metre kadar uzaktaki bu yerleşim alanının iç ve dış surları olduğu biliniyor. Ele geçen bulgular, Arkaikten Roma dönemine kadar uzanıyor.

Sahil boyunca kıyıya paralel uzanan yapıların tamamı Geç Antik Çağ olarak da adlandırılan Erken Hristiyanlık Dönemine aittir. Kent, koyun yarım ay biçimli fiziki yapısına uygun olarak tasarlanmış bir liman yerleşimidir. Koyun kuzeyinde, liman yapılarının yanı sıra, kilise ve mezar yapısı ile kuzeydeki yamaçlara doğru devam eden işlevlerini henüz belirlenemeyen birçok yapı kalıntısı bulunmaktadır. Limanın batısındaki sahil boyunca kentin önemli dini yapıları kıyı çizgisine paralel olacak şekilde sıralanmıştır. Bunlar; vaftizhane, kilise, kiliseye bitişik bir şapel ve hamamdır. Kıstağın güneyinde ise iki katlı düzenlenmiş kamu yapıları, hamam, karşılıklı sokaklar, konutlar, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır. Etrafı dağlarla çevrili, karadan ulaşımı oldukça zor olan koyun bugün de kullanılan bazı yolları, antik dönemlerden günümüze kadar devam eden uzun soluklu bir yerleşime işaret etmektedir. Cumhuriyet dönemine ait sarnıç, konut ve şehit mezarı kentteki Türk dönemi izlerini oluşturmaktadır.

ANIT MEZARIN HİKAYESİ

Kissebükü’ndeki anıt mezar ile ilgili bilgiyi, usta kalem Yılmaz Bozkurt’un bir makalesinden alıyoruz:

“Bodrum Yarımadası ve Gökova Körfezi özellikle 1820 Rum İsyanı’ndan sonra yoğun olarak adalardan eşkıyaların saldırılarına uğramıştır. Nitekim Bodrum’daki köylerin denizden bir iki kilometre içeride yer almaları bu tehdit sonucudur. Osmanlı Devleti’nin I.Dünya Savaşı’nda savaştığı dönemde,İtalyan yönetimi altındaki adalardan Rum eşkıyalar zaman zaman çapul ve yağma hareketlerine girişmişlerdir.Bunlardan biri de 1916 yılında Kisebükü’nde gerçekleşmiştir.
Adalardan gelen çapulcular Kisebükündeki hayvanları teknelerine yükledikleri sırada Çocuk Mezarlığı’ndan Sakallıoğlu’nun hanımı hanımı telaşla kaçar. Kaçış esnasında yanında bulunan torunu almak için geri döner. Bu sırada bölgeyi koruyan kişiler mavzerle teknelere mavzerle ateş açarlar.
Kıyıda torununu sırtına alan Sakallıoğlu Mehmet’in eşi Ayşe teyzeye tekneden ateş açılır. Sırtındaki torununa isabet eden mermi hem torununu hem de nineyi oracıkta öldürür. Daha sonra nine torun öldükleri deniz kıyısına gömülür. Günümüzde Kisebükü sahilindeki anıt mezarda bu nine ve torun yatmaktadır.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL