Ülke genelinde olduğu gibi Bodrum’da da turizmin en karanlık ve turizmcide de bıçağın kemiğe dayandığı sürecini yaşıyoruz. Bunun ülke ekonomisinden bağımsız bir durum olmadığı muhakkak olmakla beraber detaylı irdelemesi bu..
Ülke genelinde olduğu gibi Bodrum’da da turizmin en karanlık ve turizmcide de bıçağın kemiğe dayandığı sürecini yaşıyoruz. Bunun ülke ekonomisinden bağımsız bir durum olmadığı muhakkak olmakla beraber detaylı irdelemesi bu yazının konusu değil. Turizmcinin yaşadığı köklü sıkıntıları ve merkezi iktidarın politikalarının yarattığı kaosu aşmak elbette yerel yönetimlerin gücünü hayli aşan bir durum. Ancak yerel yönetimlerden iyi niyetli ve turizmcinin gerçekten yanında olanları sektöre nefes aldırma yönünde adımlar atıyor. Buna dair bir müjdeyi Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, geçtiğimiz hafta Bodrum’da verdi. Su ücretlerinde, “Sürdürülebilir turizm sertifikalı” tesislerde indirimli tarife uygulamasına geçileceğini duyurdu. Karar bugün (28-07-2025) MUSKİ Genel Kurulu’nda alınacak.
Bu naçizane satırların yazarı su indiriminin sadece “Sürdürülebilir (?) turizm sertifikalı” tesislerle sınırlı kalmasını satır aralarına sığdıramıyor gibi. Bu belge; “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ nın GSTC ile belirlemiş olduğu Türkiye Sürdürülebilir Turizm Endüstri Kriterleri (TR-I) göz önünde bulunarak yapılan denetim sonucunda otellere verilen belge” olarak tanımlanmış. Diplomaların iptal edilebildiği ülkemde, iktidar bakanlığının vereceği belgeye ne ölçüde güvenilebilir? Bakanlığın halini en çarpıcı ve acı biçimde Bolu-Kartalkaya yangınında gördük. 78 yurttaşımız bakanlık belgeli olarak, yanarak canından oldu. Bir de Kültür Ve Turizm Bakanlığı’nın koltuk işgalcisi henüz Kartalkaya’nın ateşi küllenmemişken ve hukuki sürecinin başladığı gün de motor yatı ile Yunanistan’a tatile gidiyor. Yunanistan ucuz, ondan tercih etmiş olabilir. Ama bunun en hafif tanımı insanların acısıyla dalga geçmek olabilir. Sürdürülebilir turizm için, en başta da o bakanın temsil ettiği zihniyetten kurtulmak gerek. Hamsi kavağa çıkabilir ama AKP kafası ile turizmi sürdürmek olası değil. Zaten sektör tasfiye oluyor. Oteller rezidanslara dönüşüyor.
Muğla Büyükşehir Başkanı Ahmet Aras’a çağrımdır. Gel başkan biz bakanlığın sertifikasındansa, gönül sertifikasını baz alalım. Hatırlayalım ev pansiyonculuğu süreçlerinde ki; pansiyon sahibi ile turistler arasındaki kartpostallaşmaları. Her bir kartpostal ayrı renkte ve heyecanda sertifika idi. Ülkenin gelmiş geçmiş Turizm Bakanlıkları henüz ondan daha gerçekçi ve insan sıcağı sertifikayı icat edebilmiş değiller. Gönül sertifikası böyle bir hikaye olsa gerek. Muğla’dan da, Bodrum’a elbette bir gönül bağı vardır. Hele hele söz konusu olan Ahmet Aras olunca sertifika teferruattır. MUSKİ’nin dibe vurmuş süreçte yapacağı su indirimi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin dayanışması gerçekten kıymetlidir. Bu indirim sadece konaklama sektörü ile sınırlı kalmamalı. Sertifikalı olma kriteri şart koşulmamalı. “Sürdürülebilir Turizm Sertifikası” operasyonu ile ilgili işin gerçeğini ve perde arkasını ayrıca irdelemek gerekebilir. Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş aracı firmalar, endüstriyel turizmden nemalanış, tekelleşme… Hepsi sorgulanabilir. Ama turizmci açısından su meselesi gerçekten havadan, sudan bir mevzunun çok ötesindedir. Yaygın olarak turizm sektörünün tüm öznelerine uygulanacak bu indirim bu sıcak zamanlarımızda, “Can suyu” işlevi de taşıyabilir. Bodrumlu çok ağlayıp, sızlamaz. Kendisine dair çok gürültü koparan haline de rastlamak pek olası değildir. Ama turizmin çilekeş yük taşıyıcıları bu indirimi bekliyor. MUSKİ, bu indirimi yaparsa; “Su gibi aziz ol” karşılığını mutlaka alacaktır. Şimdi gönülden gönüle sertifika kurma zamanıdır. Bu sertifikada halden anlayış, insani dokunuş, yaraya merhem oluş, dayanışmanın güven veren yüceliği vardır.
Yazı: Ayhan Karahan
Harika,umarim dikkate,alinir…