Bodrum Belediyesi tarafından iş akdi fesih edilen Deniz Özbaş geçtiğimiz pazartesi günü, “İşimi geri istiyorum” talebi ile oturma eylemine başlamıştı. Bodrum Belediyesi önündeki oturma eyleminin 3. Gününde DİSK; Özbaş’a destek..
Bodrum Belediyesi tarafından iş akdi fesih edilen Deniz Özbaş geçtiğimiz pazartesi günü, “İşimi geri istiyorum” talebi ile oturma eylemine başlamıştı. Bodrum Belediyesi önündeki oturma eyleminin 3. Gününde DİSK; Özbaş’a destek ve dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. Basın açıklaması Öncesi Deniz Özbaş’ın; “İŞKUR’dan bana ulaşan bildirimde 22. madde gerekçesiyle işten çıkarıldığım söylendi. Ancak Bodrum Belediyesi tarafından bana yapılan tebliğde belediye bünyesinde metin yazarına ihtiyaç kalmadığı gerekçesiyle işten çıkarıldığım belirtilmişti” sözleri şaşkınlığa yol açtı.
Bunun üzerine DİSK üyesi ve Bodrum Güneşin Sofrası Platformu sözcüsü Aydın Doğer; “Bu duyduklarımız doğru ise Bodrum Belediyesinde ahlaki tutarsızlık var. Bodrum Belediyesi’nin Deniz Özbaş ile ilgili İŞKUR’a (İş Kanunu’nun iş akdinin fesih edilmesini düzenleyen maddeler göre) fesih nedenini 04 koduyla bildirmesi gerekirdi. Çünkü yapılan tebligatta yüz kızartıcı bir suçtan v.s. bahsedilmemiş. ‘İhtiyacım yok’ denmiş. Ancak Bodrum Belediyesi bunu İŞKUR’a hiçbir aslı astarı olmayan 22 koduyla bildirdi. Bu kod; ‘Yüz kızartıcı suç, cinsel taciz, zimmete para geçirmek, terör suçu v.s.” nedenleri kapsıyor. Deniz Özbaş’ın İŞKUR’dan aylık 8000 TL işsizlik parası alması gerekirdi. Bu da 6 aylık süreyi kapsayan bir uygulama. Bu durumda Bodrum Belediyesi bu asılsız bildirimle Özbaş’ın alacağı işsizlik parasının da önünü kesmeye çalışmış. Tabi ki hukukun bu saçmalığı kabul etmesi olası değil. Bunlar ayrı. Burada bizi ilgilendiren bir kamu kurumu böylesi bir ahlakla yönetilebilir mi? Hizmet üretebilir mi? Kamuya güven verebilir mi? Yani kamu olarak kamu kurumuna arkamızı dönemeyecek miyiz? Böylesi bir ahlak erozyonu Bodrum Belediyesi’nde bu zamana değin hiç yaşanmadı. Birde iş akdini fesih ederken yazılı olarak; ‘Bu zamana kadar kuruma yaptığınız katkılardan dolayı teşekkür ederiz’ dediği emekçisine yapıyor. Bu çok başka bir şey. İŞKUR’a gönderilen gerçek dışı yazı ile CHP’li belediyeler operasyonlarındaki yalancı tanığın gerçek dışı ifadeleri arasında ne fark var? Bu asılsız yazıyı İŞKUR’a gönderen zihniyet, CHP’li belediyelere yönelik kumpas davalarında yalancı tanık da olabilirdi. İŞKUR yazıcıları, kumpasçı da olabilirdi” ifadelerini kullandı.
DİSK adına konuşan İbrahim Uzun da; “Bu büyük bir zaaftır. Başkan Tamer Mandalinci’nin bu hatadan döneceğine inanmak istiyorum. DİSK olarak ana şiarımız; ‘Emek en yüce değerdir.’ Eğer bir yerde ekonomik sıkıntı yaşanıyorsa bunun faturası asla emekçiye çıkarılamaz. Emekçiyi işten çıkararak krizi aşan bir model henüz yeryüzünde icat edilmemiştir. Vahşi kapitalizmin en yoğun yaşandığı süreçler dahi böylesi bir kriz aşımına tanıklık etmemiştir. Deniz Özbaş’ın kültür birikimi ortadadır. Zaten 8-9 yılda kendi yazdıklarıyla beraber Bodrum Belediyesi’ne 50 civarında eser kazandırması da çok önemli bir kriterdir. Ortada büyük bir haksızlık var. Kanaatimce Bodrum Belediyesi’nin bir metin yazarına fazlası ile ihtiyacı var. Bodrum gibi bir yerde; ‘Metin yazarına ihtiyacım yok’ demek kültürel yoksulluk ve yoksunluk göstergesidir. Onu yazan ilgili kişinin kültür alt yapısını da tüm Bodrum kamuoyu gibi bende merak ediyorum. Karşı taraftakiler olmayan gazetecilerine özel havuzlar yaratırken, oluk-oluk kaynak akıtırken bizlerin elimizdeki değerleri heba etmeye çalışmamızın hiçbir mantıki açıklaması olamaz. Burada bana çelişkili gelen başka bir durumda şudur: Kamuda devamlılık esastır. Eski başkanlarımızdan Mehmet Kocadon el üzerinde tutmuş, Ahmet Aras gözle görülür bir şekilde onore etmiş Deniz Özbaş’ı… Görev süresinin aşağı yukarı üçte birini tamamlamış olan Tamer Mandalinci’nin yönetim sürecinde ne gibi bir değişiklik oldu? Bunlar elbette merak konusu” görüşlerine yer verdi. Gazeteci Selçuk Arslan da sürece ilişkin yaptığı değerlendirmede; “Bu ülkede kutuplaşmış siyasetin bedelini önce gazeteciler ödüyor. Deniz Özbaş’ın işten çıkarılma gerekçesinin değişmesi, birçok hakkını kaybetmesi anlamına geliyor. Bu anlayışa karşı duracağız. Gazetecilerin açlığa mahkum edilmesini kınıyorum,” dedi.
Haber: Ayhan Karahan
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)