xb-banner-2025
boat_show_970x250
Bodrum

Mahkeme Kararına Rağmen Proje Yeniden Gündemde

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından planlanan Bodrum Barajı projesi, daha önce mahkeme kararıyla iptal edilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecine rağmen, 2009/7 sayılı Genelge ile yeniden gündeme getirildi. Muğla Su..

Mahkeme Kararına Rağmen Proje Yeniden Gündemde

Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından planlanan Bodrum Barajı projesi, daha önce mahkeme kararıyla iptal edilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) sürecine rağmen, 2009/7 sayılı Genelge ile yeniden gündeme getirildi. Muğla Su İnisiyatifi tarafından yapılan açıklamada, bu Genelge’nin hukukun ve çevre korumanın açık ihlali olduğu ifade edilerek “Genelge’yi tanımıyoruz, kaldırılmasını istiyoruz” denildi.

Mahkeme Kararına Rağmen Proje Yeniden Gündemde
Bodrum Barajı projesinin daha önce iptal edilen ÇED olumlu kararına ilişkin bilirkişi raporunda, baraj inşaatının bölgedeki ekosisteme ciddi zararlar vereceği açıkça belirtilmişti. Raporda, inşaat sırasında oluşacak kirliliğin, “ekosistemin besin zincirinin bozulmasına, türlerin üreme alanlarının daralmasına veya kaybolmasına ve popülasyon yoğunluklarının azalmasına” neden olacağı vurgulanmıştı. Ayrıca mahkeme, baraj inşaatının zeytinlikler ve diğer bitki türleri üzerinde “olumsuz etkilerinin bir gerçek olduğunu” da karara bağlamıştı.

Ancak bu somut değerlendirmelere rağmen, projenin tekrar gündeme getirilmesi 2009/7 sayılı Genelge’ye dayandırılıyor. İnisiyatif bu durumu “Hukukun arkasından dolanmak” olarak nitelendirdi.

2009/7 Sayılı Genelge Nedir, Neden Eleştiriliyor?
2009/7 sayılı Genelge, mahkeme kararlarına rağmen ÇED süreçlerinin tekrar başlatılabilmesine ve projelere yeniden “ÇED Olumlu” kararı verilmesine olanak tanıyor. Açıklamada, bu Genelge’nin anayasa üstü bir belge gibi uygulandığı ve bugüne kadar iki kez değişmiş olan ÇED Yönetmeliği’ne ve yargı kararlarına rağmen yürürlükte kalmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi.

Sivas Bakırtepe örneği başta olmak üzere, Türkiye genelinde dört kez iptal edilen ÇED kararlarına rağmen aynı yöntemle projelerin sürdürüldüğü hatırlatıldı. Muğla’da da Bodrum Barajı, Deştin Çimento Fabrikası ve Karacasöğüt İskelesi gibi birçok projenin bu genelge doğrultusunda hayata geçirildiği belirtildi.

“Genelge Ekoloji Davalarının Önünü Tıkıyor”
Muğla Su İnisiyatifi, söz konusu Genelge’nin çevre mücadelesi veren yurttaşların ve kurumların adalete ulaşmasını engellediğini, hatta AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarının dahi dikkate alınmadığını öne sürdü. Açıklamada, “Bu Genelge yürürlükteyken, Anayasa hukukçularına göre ekoloji davası kazanmak imkânsız” ifadelerine yer verildi.

İnisiyatif, 2009/7 sayılı Genelge’nin kaldırılmasının, doğa haklarını savunanlar için yaşamsal önemde olduğunu vurgularken, mevcut durumun, “Devletin kendi anayasasını tanımadığı, AİHM kararlarını yok saydığı bir anlayışın sonucu” olduğunu belirtti.

Yargı Kararları Yok Sayılıyor: Santraller Hâlâ Çalışıyor
Açıklamada ayrıca, Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy (Gökova) termik santralleri örnek gösterilerek, bu tesisler hakkında verilmiş mahkeme kararlarına rağmen 20 yıldır çalışmaya devam etmelerinin de aynı hukuksuzluk zincirinin parçası olduğu ifade edildi. Bu durumun sadece doğa değil, hukuk devleti ilkeleri açısından da büyük bir tehdit oluşturduğu belirtildi.

TBMM’ye Çağrı: Keyfi Uygulamalara Dur Deyin
Muğla Su İnisiyatifi, başta çevre örgütleri olmak üzere tüm yurttaşlara, meslek odalarına, milletvekillerine ve siyasi partilere çağrıda bulunarak TBMM’yi göreve davet etti. Açıklamada, yürütmenin “keyfi ve sermaye yanlısı” uygulamalarının sorgulanması ve Genelge’nin kaldırılması talep edildi.

“2009/7 sayılı Genelge ekolojiyi, hukuku ve demokrasiyi tehdit ediyor. Tanımıyoruz, kaldırılmasını istiyoruz.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL