Birol Ailesi tarafından turizmin gelişimine hizmet için Turgutreis Koruma Ve Güzelleştirme Derneği’ne bağışlanan mülk; tersine turizmi dinamitleyecek bir faktör olarak yarımadanın gündemine oturdu. Hayırsever Birol Ailesi’nin turizm amaçlı kullanılmak üzere bağışladığı mülke 12 Eylül 1980’de darbeci generallarin çıkardığı yasa ile el konuldu…
Birol Ailesi tarafından turizmin gelişimine hizmet için Turgutreis Koruma Ve Güzelleştirme Derneği’ne bağışlanan mülk; tersine turizmi dinamitleyecek bir faktör olarak yarımadanın gündemine oturdu. Hayırsever Birol Ailesi’nin turizm amaçlı kullanılmak üzere bağışladığı mülke 12 Eylül 1980’de darbeci generallarin çıkardığı yasa ile el konuldu. O süreçte sadece bu mülke değil, tüm siyasi partilerin, derneklerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin mülküne el konulmuş, kayyum atanmıştı. Sonrasında mahkeme kararı ile mülkler gerçek sahiplerine iade edildi. Ancak Turgutreis Koruma Ve Güzelleştirme Derneği şu anda Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kullandığı mülkünün kendisine iade edilmesi konusunda eksikli davranmış ve mülkiyet hazineye devir edilmiş. Sonraki süreçlerde mülkün Turizm Okulu yapılması için Turgutreisliler’in yoğun girişimleri oldu. Bu girişimler hazine tarafından görmezlikten gelindi. Sonrasında hazine derneğin mülkünü Sahil Güvenlik Komutanlığı’na tahsis etti. Buna karşın Sahil Güvenlik Komutanlığı teknesini Turgutreis Balıkçı Barınağı’nda demirledi ve hiçbir sorun da oluşmadı. Sahik Güvenlik Komutanlığı binasının bir kilometre sağ ve sol kuş uçumunda irili ufaklı, beş yıldızlı-dört yıldızlı olmak üzere yaklaşık 10 bin 800 yatak kapasiteli turizm tesisleri bulunuyor.Sahil Güvenlik Komutanlığı’da, İçişleri Bakanlığıbünyesinde faaliyet gösteren kolluk gücü statüsünde olduğu için, bu durum çok tezatlık oluşturmamıştı. Fiilen Sahil Güvenlik teknesi göçmen kaçakçılığını engelleme faaliyetinde işlev görüyor. Bir anda ne oldu ise 2019 yılında binanın bulunduğu alanda, “Sahil Güvenlik Limanı” projesi gündeme geldi. 28.08.2019 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı onaylı ve Bodrum’da adeta şok etkisi yaratan bu proje doğal olarak büyük tepkiye neden oldu. Bodrum Belediyesi bakanlıklar nezdinde bu projenin hayata geçirilmeyeceğine dair güvenceler almasına karşın yine de (Ne olur, ne olmaz düşüncesi ile) , hukuksal süreç başlattı. Ve hukuki süreç henüz devam ediyor.
Ankara’nın Oldu-Bittisine, Bodrumlu’nunSeri Tepkisi.
Geçtiğimiz hafta Sahil Güvenlik Limanı Projesi’ninonaylandığı haberinin ilçede şaşkınlığı sürerken, dört gün önce denizde dolgu ve inşaat başlatıldı. 141 dönüm alan üzerinde, 300 metre uzunluğunda, 140 metre genişliğinde, 100.000 kamyon dolgu ile gerçekleştirilmesi düşünülen devasa inşaatın adeta oldu-bittiye getirilerek başlatılması Bodrumlular’ıharekete geçirdi. Bodrum Kent Konseyi ve TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyonu çağrısı ile 700’ün üzerinde yurttaş inşaatın yapıldığı bölgede eylem yaptı. Eyleme Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Ahmet Aras, Muğla CHP Milletvekilleri Gizem Özcan, Süreyya Öneş Derici, Bodrum Belediyesi Meclisi üyeleri, Bodrum Deniz Ticaret Odası Başkanı Orhan Dinç, denizciler, turizmciler ve 30’a yakın STK temsilcisi ve vatandaş katıldı.Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci söz konusu projenin iptali için, Ankara’da temaslarda olduğu için eyleme katılamadı. Mandalinci’yitemsilen etkinliğe Bodrum Belediye Başkan vekili Hüseyin Sağkal katıldı. Eylem için Milas, Marmaris, Fethiye ve Datça’dan da gelen yurttaşlar oldu.
Ne İdüğü Belirsiz Proje…
Eylemde ilk sözü TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyonu Temsilcisi Mustafa Erdoğan aldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada; “Plan onama işlemleri aşamasında; Bodrum Belediyesinin görüşü istenmiş, Bodrum Belediyesi 31.01.2019 tarihinde verdiği kurum görüşünde projenin yerinin yanlış olduğu; sahil yolunun ve konaklama tesislerinin bundan etkileneceği, bu projenin kent siluetini ve kamunun kıyı kullanımı olumsuz etkileyeceği hususlarını bildirmiştir. Plan onama, askı sürecinde hem Bodrum Belediyesi, hem de TMMOB Bodrum İKK plana itiraz etmiştir. Bu itirazlar ekinde ODTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi, Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezinin bir teknik raporu da yer almaktadır. Bu alanda emsali ve kat yüksekliği belirtilmemiştir. Dolayısıyla alanda yapılacak yapıların büyüklüğü ve kat yüksekliği bilinmemektedir. Tesisler Kıyı Kanunundan ve anayasadan muaf tutulmuştur. Bu tesisin yapılabilmesi için gösterilen ana gerekçe ülke güvenliği ve üstün kamu yararı olarak gösterilse de bazı hususlara dikkat çekmek elzemdir. Şöyle ki;…” diyerek mikrofonu Bodrum Kent Konseyi Başkanı Gamze Türk’e verdi. Türk ise yaptığı açıklamada; “Sahil Güvenlik Limanı Proje alanı Turgutreis’inmerkezinde, en hareketli olan turistik bölgede planlanmıştır. Bu konum hem kentlilerin, hem de yapılması planlanan tesisin güvenliği açısından olası tehditleri içermektedir. Ülkece imzacısı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Çevrede turizme yönelik birçok dükkan, otel, restorant, kafe, bar ve benzeri işletmelerin bu projeden olumsuz etkilenecek. Özel güvenlik gerektiren proje alanı kamusal kullanıma kapatılacak, Turgutreis sahil bandı kesintiye uğrayacaktır. Halkın nefes aldığı, denize girdiği halk plajı yok olacak, Bodrum yarımadasının en uzun yürüyüş ve bisiklet yolu kullanılamayacak hale gelecektir. Projenin inşaatı süresince asgari 100 000 adet kamyon seferi gerçekleşecek, taşıma ve yükleme esnasında çevre kirliliği oluşacak, meskun ve turistik mahalden geçen güzergahta altyapı ve üstyapı tahrip olacaktır.Planlama alanını, Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olarak tescillidir” görüşlerine yer verdi. Muğla Barosu Bodrum Temsilcisi Onursal Özbek de; “Tüm Bodrum ve Muğlalıların verdiği tepkiye rağmen, halk plajına mahallenin ortasına yapılan liman için her vatandaşın kamusal alan olması nedeni ile dava açmaya hakkı var. Bu konuda planın iptali, limanın yapılmaması için dava açacak her vatandaşa baro olarak hukuksal destek vereceğiz” dedi.
İktidarın Bodrum’a Özel Tersliği.
Plan onama işlemleri aşamasında; Bodrum Belediyesinin görüşü istenmişti. Bodrum Belediyesi 31.01.2019 tarihinde verdiği kurum görüşünde projenin yerinin yanlış olduğu; sahil yolunun ve konaklama tesislerinin bundan etkileneceği, bu projenin kent siluetini ve kamunun kıyı kullanımı olumsuz etkileyeceği hususlarını bildirmişti. Bu süreçleri de aktaran geçmiş dönem Bodrum Belediye Başkanı ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras burada yaptığı konuşmada; “Buraya neden liman yapılamayacağını dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Sahil Güvenlik Komutanı’na anlattım. Planı iptel etmelerini hiçbir kamu yararı olmadığını söyledim. Cumhurbaşkanımız‘dan bu projenin bir daha gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Ayrıca buradaki proje iptal edilsin gerekirse belediye olarak yapılacak yer gösterelim. İlle de Turgutreis diyorlarsa, o zaman yine bir kamu mülkü olan ve özelleştirilen Turgutreismarinayı kamulaştırsınlar. Hazır liman varken, orayı sahil güvenlik limanı yapsınlar. Burası kesinlikle liman olamayacak bir yerdir ve çevre felaketinden başka bir etkisi olmayacaktır. Denizde, karada tüm canlılar ve insanlar etkilenecektir. Bu yanlıştan dönülmesi için vatandaşlarla hukuk mücadelesi başlatacağız” dedi. Basın açıklamalarının ardından harita ve çevre mühendisleri katılımcılara görsel tablolar üzerinden projenin teknik analizlerini aktararak, oluşacak geriye dönük telafisi olanaksız zararları konusunda bilgiler verdiler. Eylem süresince sabah gün doğmadan başlayıp, gece yarısına değin süren inşaat çalışmasına ara verilmesi dikkatlerden kaçmadı.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası iktidar, kentlerin içindeki askeri alanların kentlerin dışına taşınmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda yerleşim yerlerindeki birçok askeri arazi boşaltıldı.Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki; “Buraların dışarıya taşınması çok doğru bir fikir. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı var, hepsi yeşil alan olacak. O konuda kimsede ters bir düşünce yok” demişti. Ancak Turgutreis Sahil Güvenlik Limanı özelinde bununla çelişen, ters bir düşünce ve terslik olduğu konusunda kamuoyu hemfikir görünüyor. Ayrıca son dönem 12 Eylül Anayasası’nı hedef göstererek anayasa değişikliği isteyen AKP’nin; Turgutreis Sahil Güvenlik Limanı projesinde, 12 Eylül darbecilerinin gaspına yaslanması da ayrıca çelişkili durum olarak değerlendiriliyor.
Haber:Ayhan Karahan
Fotoğraf: Tuncay Bektaş
Ayhan Karahan’ın “Turgutreis’e İdam Fermanı” başlıklı yazısı, yalnızca Bodrum’un değil, tüm Türkiye’nin çevre ve kamu yararı mücadelesine ışık tutuyor. Birol Ailesi’nin hayırseverliğinden, Sahil Güvenlik Limanı Projesi’nin çevresel ve toplumsal etkilerine kadar konuyu derinlemesine ele alması takdire şayan. 12 Eylül yasalarının günümüzde hâlâ birer dayanak olarak kullanılması eleştirisi ve halkın haklı tepkilerinin etkileyici bir şekilde aktarılması yazıya büyük bir değer katıyor. Bu titiz çalışması için kendisini tebrik ediyor, kaleminin daima güçlü olmasını diliyorum.