HEY GENÇ!

Hey genç! Emanetinde dalgalanan şehit kanıyla boyanmış – ay yıldızlı sancağa iyi sarıl, onu koru – canından da öte ilelebet yaşat…

İşte şimdi tam zamanı, sen ki gencecik – dinamik beyin, sen her şeyin üstesinden gelirsin…

Unutma atanın nasihatını, “dahili – harici bedhahların hep olacak.”

Ben de ustamdan öğrendiğim nacizane bir öğüdü aktarayım sana, “aradığın her ne ise, en yakınından başla uzağa doğru…” demem o ki, önce içeriden başla temizlemeye, güç sende artık.

A taraftan – B taraftan ve hattâ tarafsız, hiç farketmez. Fosilleşmiş – satılık beyinlerden kurtulmak istiyorsan aklını başına topla. İnan ki sen onların yapabildiklerinden çok daha iyisini yapabilirsin. Çünkü sen gençsin! Çünkü sen daha güçlüsün!…

Onlar ki kaşarlanmış tecrübelerini servete çevirip yedi ceddine yayarlar. Onlar ki masum bir çocuğun gözleri yanarken karşıdan seyreden tanrının tellâlliğini yaparlar.

Sürüklenen değil, “yöneten” olacaksın! Kendine inan, inan bana başaracaksın! Yurduna sahip çık, kimse seni kandıramaz. Sen onlardan daha üstünsün, karşında cambazlık yapanlara “hadi ordan!” dersin, bilir haddini oturur. Unutma sen daha akıllısın.

Uzun bir koşu seni bekliyor, bayrağı elinden sakın düşürme! Yolda düşenler olacaktır sakın ezip geçme… Tut ensesinden, kaldır ayağa! Ölmüş bile olsa cesaret al ondan, düşmana ürkü sal cüssesinden.

İşin kolay olmayacak elbet, ayağına çok çelme takacaklar. Adımlarını yüksekçe at, çelmeler dönsün dolaşsın – kötülerin kendi ayağına dolansın.

Kandan, kavgadan, yalandan uzak dur genç! Canına göz dikene de aman dedirtme… Adaletin de asaletin de bir olsun, zaferlerin hep daim olsun.

Sanata tutun genç, ilimin – bilimin ışığından ayrılma! Dünyayı sen kurtaracaksın, doğacak çocuklarını – torunlarını unutma… İyinin de – kötünün de gideceği toprağı kurutma.

Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın!
Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklâl!