Muğla Siyaset

Girgin’den Liman Tepkisi: Katar Aşkına!

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, içinde limanların işletme sürelerinin uzatılmasına dair düzenlemenin de yer aldığı torba yasa ile ilgili büyük tehlikeye dikkat çekti. Girgin, düzenlemenin, Katar Emiri’nin Türkiye ziyaretinden 6..

Girgin’den Liman Tepkisi: Katar Aşkına!

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, içinde limanların işletme sürelerinin uzatılmasına dair düzenlemenin de yer aldığı torba yasa ile ilgili büyük tehlikeye dikkat çekti. Girgin, düzenlemenin, Katar Emiri’nin Türkiye ziyaretinden 6 gün sonra gündeme getirilmesini ‘manidar’ buldu.

İçinde limanların işletme sürelerinin uzatılmasına dair düzenlemenin de yer aldığı torba yasa görüşmeleri TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonu’nda yapıldı. Anayasa Mahkemesi daha önce iptal ettiği halde yeniden getirilen düzenleme ile ilgili CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin Komisyon’da söz alarak şunları söyledi:

LİMANLARIN ÖNEMİ ARTIYOR

Covid-19 pandemisinin küresel tedarik zincirlerine yarattığı etkiyle kara yolu, hava yolu ve demir yolu taşımalarında yaşanan kesintiler ve aksamalar sonucunda en güvenli, en temiz ve en ucuz taşıma şekli olan deniz yolu taşımacılığının öneminin daha da artması ve bu konuda hazırlıklı olan ülkelerin daha avantajlı bir duruma gelmiş olması liman düzenlemesinin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor.
Covid-19 döneminde limanlarımızın başarısının ve öneminin arttığı kuşkusuzdur. Pandemi döneminde limanlarımız gıda ve diğer birçok ürünün tedarikinde büyük rol oynamıştır ve limanlarımızın ne kadar başarılı olduğu gözler önüne serilmiştir. Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşında da tahıl krizinde limanların önemi de bir kez daha anlaşılmıştır.
Hâl böyleyken stratejik olarak çok kıymetli limanlarımızın işletme sürelerinin uzatılması örneğin, Antalya Limanının işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlıların elinde olmasıyla sonuçlanacaktır. Yani limanın işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlı şirketin elinde olması aslında özelleştirmeye gerekçe olarak gösterilen limanlarımızın önemiyle çelişmektedir.

KAMU YARARI YOKTUR, ANAYASA’YA AYKIRIDIR

Bir başka dikkat çeken nokta ise düzenlemenin verildiği tarihtir. Bildiğiniz üzere Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamad Al Sani 14 Ekim tarihinde Türkiye’yi ziyarette bulundu; ilginçtir ki Katar Emirinin bu ziyaretinden sadece 6 gün sonra bu düzenleme Meclise sunuldu.
Düzenlemenin gerekçelerinde yine, işletme hakkı süresi kısalan liman işletmelerinin gerekli yatırımları yapabilmesi ve bu yatırımların karşılığını alabilmesi için işletme sürelerinin bu şekilde uzatılması gerektiği, ülkemizin dünyada ara vermeden büyüyen lojistik ve turizm sektörüne paralel olarak rekabet gücünü koruması açısından bu süre uzatımının elzem, hayati ve stratejik olduğu belirtilmiştir.
Düzenlemenin amacının ülkemizin lojistik ve turizm sektörüne paralel olarak rekabet gücünü koruması böylelikle de kamu yararının sağlanması olduğu belirtilse de ülkemizdeki limanların birini işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlılara verilmesi ne kamu yararıyla bağdaşmaktadır ne de rekabet gücünün sağlanmasıyla alakalıdır. Dolayısıyla kamunun zarara uğramasına sebep olacak bu düzenleme bir daha teklif edilmek üzere geri çekilmelidir.

KTİDAR SİYASİ AÇMAZ İÇİNDE

İktidarın giderayak yapmaya çalıştığı, kendinden sonraki dönemi de bağlayan limanların Anayasa’ya aykırı biçimde özelleştirme sürelerinin uzatılması iktidarın içine düştüğü siyasi bir açmazdan kaynaklanmaktadır. Bir yanda acilen kaynak bulma ihtiyacı, diğer yanda verilen sözler ve sonuna gelinen bir iktidar dönemi…
Ancak halkımızın kaynaklarının, zenginliklerin bu şekilde günübirlik siyasi hesaplarla yıllarca talan edilecek olmasına göz yummayacağız.

LİMANLARIN ELDEN ÇIKARILMASINI TARTIŞMAK SİYASİ GAFLETTİR

Limanlarımızı daha verimli kullanmak yerine, satışını, elden çıkarılmasını tartışmak büyük bir siyasi gaflettir. Daha önce ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlama iddiasıyla limanların özelleştirilmesi yapılmıştır. Bu iddia temelsizdir, limanlarımız işlevsiz değildir ancak yanlış uygulamalarla limanlar kâr etmeyen kuruluşlar hâline getirilmiş ve âdeta özel sektöre peşkeş çekilmiştir. Konu özelleştirme olunca gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan hep aynı hikâye.
Kamu limanları zarar eden limanlar değildir, zarar ettirilen limanlardır. Kamu limanlarına yeterli yatırımın yapılmaması ve gerekli önemin verilmemesi sonucu bu limanlar zarar ettirilmiştir. Zira, 2004-2012 döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına bağlı limanların gelirlerinin giderlerini büyük oranda karşıladığı da görülmektedir.

ADETA KAPİTÜLASYON İMTİYAZI

Limanlarımızın dünya ticaretinde, ürün ve hammadde dolaşımında stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledik. Liman sektörü devlerinin ellerini ovuşturarak ülkemize yönelmesi gerçeği gün gibi ortadayken kamu limanlarının veriminin düşüklüğü iddiası düşündürücüdür. Örneğin, Haydarpaşa Limanı bugün konumu itibarıyla dünya limanları arasında nadide bir yerde dururken sürekli personel azaltılmakta ve iş olmadığı gerekçesi sunulmaktadır. Yine, Alsancak Limanı gibi liman ve iskelelerimiz de işletilme konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Oysa bu limanları kapasitesine göre kullanmak mümkündür. Yapılması gereken özelleştirme değil, doğru ve çağımızın kurallarına uygun limanların desteklenmesi ve gerekli yatırımların yapılmasıdır.
Özelleştirilen tüm limanlar bugün yaklaşık günlük 1 milyon TL ciro yapmaktadır. Bu kadar kârlı bir sektörde limanların satışı neredeyse yıllık cirolarına yapılıyor ve bu sürdürülmek isteniyor. Görülüyor ki kamu yararı gözetilmeyip devletin zarara uğratıldığı bu durum sürdürülmek isteniyor. Sorumuz şu: Kim için? Halkımız için olmadığı kesin. Âdeta bir kapitülasyon imtiyazına dönüşecek şekilde özelleştirme sürelerinin kırk dokuz yıllığına çıkarılmasının altında yatan sebep nedir?

LİMANLARDA SENDİKAL ÖRGÜTLENMELERİ GÜÇLENDİRECEK ADIMLAR ATALIM

Kamu limanlarına personel alımı yapılmalı ve işletme yönetimleri güçlendirilmelidir. Kamu kurumlarına da gerekli altyapı yatırımları yapılmalı ve kamu limanlarımızın tanıtımı yapılmalıdır. Kamu limanlarının saha ve ekipmanları yenilenmeli ve teknolojisi günün ihtiyaçlarına uygun hâle getirilmelidir. Özelleştirilen limanlara yönelik bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır ancak bu düzenleme Anayasa’ya aykırı bir şekilde devleti zarara uğratarak özelleştirmelere ısrar etmek değildir.
Şayet bir düzenleme yapılacaksa özel sektördeki limanlarda sendikal örgütlenme özgürlüğünün fiilen engellenmemesi yönünde yapılmalıdır. Özel sektör limanlarda birçok işletme sahibi, çalışanların sendikaya üye olması haklarına engel olmakta ve üye olan arkadaşları hukuksuz bir şekilde işten çıkarmaktadır. Gelin, devleti zarara uğratacak yasalara aykırı düzenlemeler yerine, iş cinayetlerinin yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce kullanılabildiği, kayıt dışı çalışmanın önüne geçildiği ve insan onuruna yaraşır ücretlerin olduğu bir çalışma hayatının düzenlenmesi için çalışmalar ve düzenlemeler getirelim.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL