Bodrumlu okurumuzun duyarlılığı sayesinde tesadüfen öğrendiğimiz, Bodrum’a ilişkin bir dezenformasyonu siz değerli okuyucularımızla paylaşma gereği hissettik. Otobüs firmaları ofislerine balyalarla bırakılan, sanayi sitesi emekçilerinin sofra bezi, el bezi v.s. ihtiyaçlarını..
Bodrumlu okurumuzun duyarlılığı sayesinde tesadüfen öğrendiğimiz, Bodrum’a ilişkin bir dezenformasyonu siz değerli okuyucularımızla paylaşma gereği hissettik.
Otobüs firmaları ofislerine balyalarla bırakılan, sanayi sitesi emekçilerinin sofra bezi, el bezi v.s. ihtiyaçlarını karşılamaktan öte işlevi olmayan yandaş gazetelerden Yeni Asır; “Bodrum’a Müjde” demiş. Bizde bayram değil, seyran değilken, Bodrum’un durduk yere öpülme hikayesine bir bakalım dedik. Yok, yok hikayenin içerisinde. Aşk, acı, duygu, ayrılık, mutlu son, ızdırap hepsi var. Hikayenin içerisine masal, mizah, öykü de yerleştirilmiş. Ancak oldukça acemice olmuş bu gayret. Zamanlamalar oturmamış. Kişiler ve olaylar kurgulanamamış. Sonuç olarak haberden başka her şeye benzeyen ve gerçekten tanılamakta zorlanacağımız bir heyula ile karşılaştık. Bu haber ,gazetecilik eğitimi görenlere; “Bir haberde yapılmaması gereken 9 kusurlu hareketin alayının olduğu ibretlik örnek” kabilinden gösterilebilir. Çok istedik haberciyi öğrenmeyi. En azından birinci elden hangi akla hizmet böyle bir iş yapıldığına dair merakımızı gidermek istedik. Ama haberin sahibi de yoktu. İmzasız bir haber yani. Şimdi şöyle düşünün… Eşek eti satan kasabı zabıta yakalayınca ceza yazar. Ama ortada vitrinli bir kasap dükkanı ve kasabın olması gerek. Haberde nereye dükkan açıldığı belli değil, adres yok. Kasap hiç ortada yok, buharlaşmış. Kasap yok ama birisi nalıncı keseri gibi kendine doğru da yontmaya çalışmış. Ayarını kaçırıp; kaşını, gözünü dağıtmış mevzunun.
“… tarihinde ilk kez Birinci Lig’e yükselen Bodrumspor’a, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan büyük müjde geldi. Turizmci iş insanı ve Bodrumspor Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Kılıç, Başkan Erdoğan ile yaptığı görüşmede stadyum sözünü aldıklarını …” Haberin sihri burada. Türkçe rezaleti. “Tarihinde ilk kez haber yapan…” bunu yapmaz. R.T.E. Beşar Esad ile görüşme, Türkiye Vizyonu, seçimden sonra Arap sermayesinin Türkiye’den aldığı mallar ne olacak, Sedat Peker’in iddia ettiği video da neler var, HDP ile Millet İttifakı’nı nasıl ayrıştırırım, AHİM’den gelen hak ihlalleri kararlarını netcem, Netenyahu niye soğuk yahu gibi sorunları bir tarafa bırakıp Bodrumspor’u dert edinen bir Cumhurbaşkanı bizi olsa olsa duygusallaştırır. Acaba, “Zeki Müren’de bizi görecek mi?” Yetmiyor. Doçent olan özel kalem müdürünü de talimatla görevlendiriyor. Bodrum’dan giden beyaz atlı prensle, alakalı Bakanı görüştürüyor. Görüşme 12 dakika sürmüş. Nasıl diyordu damat? (Özledik keratayı) Burası çok önemli. 10 dakika değil, 15 dakika değil. 12 dakika. Sanırız Bodrum’dan giden beyaz atlı, R.T.E. ile görüşmeye başlarken kronometreye bastı. Eğer ev sahibine ya da saray sahibine; “12 dakika zamanım var. Daha fazlasını sana ayıramam. Önemli işlerim var” dediyse diye ödümüz de kopmadı değil. Bir de o denli yoğun bir görüşme olmuş ki; acaba R.T.E. görüşmede cep telefonunu titreşime-sessize neyim aldı mı? Sekreter; “Biden arıyor” dediğinde “Sonra arasın. Daha önemli bir görüşmedeyim” dedi mi? Bodrum topraklarına ayak basmayan R.T.E. Halikarnassos’un altındaki tarihi değerleri biliyormuş. Şimdi bunu demese iyiydi prens. Millet yanlış anlayacak. Bir eksik var gibi. Bodrum’dan kimlere selam söylemiş acaba misafirliğine gittiği? Belki de selam söylenmeyenler üzülmesin diye dile gelmedi bu konu haberde.
Haber de daldan dala; “Hoplayıverdi çekirge” de var. Oradan Bodrumspor Başkanı Rıza Karakaya’ya atlanmış. Stadyumdan sorumlu yönetim kurulu üyeliğine açıklık getirmeye çalışmış. Bu arada prens bir başka müjde arifesine işaret etmiş. “Süper lig” demiş. Züppeerrr… Rıza kardeşimiz; “Hedef 1. Lig’de kalmak, kalmak, kalmak” demiş. O Süper Lig, Rıza ise 1. Lig’den düşmemek. Acaip bir hedef şaşırması var ortada. Ortada da değil, haberde. Futbol Federasyon’u bundan dolayı ambele durumda kalırsa ligleri süresiz tatil dahi edebilir. Bu arada Rıza kardeşimiz bayağı bir efkarlı ve acıların çocuğu gibi görünüyor haber içerisinde. “Yakarsa dünyayı garipler yakar” çalıyordu heral fonda. Sonra faili belirsiz haberin, gölge habercisi finali İsmet hoca ile yapmış. Hoca da sakat ve cezalı futbolcu derdine yanmış. İsmet hocanın ki de, iş yani. Ülkenin en tepesi Bodrum’a stadyum sözü veriyor. O tepeye çıkan beyaz atlı prens; “3 de yetmez 5 tane ver ver. Stadyum yetmez, spor kompleksi ver ver” diyor. Sen bir sakat futbolcu ile kırmızı kartlı topçu peşine düşmüşsün! Biz bu kafayla gidersek, Avrupa Birliği tabi almaz Türkiye’yi hoca. Biz bu haberi neresinden tutsak elimizde kalır. Etik olarak da, mesleki açıdan da durum değişmez. Habercilik açısından ölçme-değerlendirmeye tabi tutalım desek; bu haberi ölçebilecek bir alet henüz icat olunmadı. Değerlendirmek için laboratuara soksak, mekan infilak eder. Genel mana da (Özel kasıt yok); Yazıyor, yazıyor gazeteciliğinden; yalıyor, yalıyor haberciliğine geçiş sendromları bunlar. Yazıyor, yazıyor gazeteciliği; sabahın henüz tan yeri ağarma puslu vakitlerinde çocukların tiz seslerinde dillenirdi. Yazıyor, yazıyor gazeteciliği; minik ellerin matbaa kokusu henüz kağıdın üstünde iken, mübarek insanlara gerçeği ulaştırmasının adıydı. Diğer gazetecilik anlayışı ise bizi aşar ve cahil kaldığımız bir mevzudur.
Şimdi gelelim, “beyaz atlı prens” sana. Bodrumspor Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Kılıç. “At binenin, Kılıç kuşananın” öyle mi? Birileri mi seni kuşandı? Ya da durumdan vaziyet çıkarıp, kendi kendini mi kuşandın? Bilemeyiz. Ama Bodrumspor sahasında at değil, top koşturulur. Sevgiye, barışa, spora, ortak heyecana koşulur. Ayrıca Bodrumspor sahası senin başkanının asbestli borularından geçen suyla değil, o bereketli toprak üzerinde bizim döktüğümüz ter ile hayat buldu ve yeşerdi. Bodrum ayrıca sahipsiz köy değil, kimse de Kılıç’sız gezmesin. Kılıç ile gezilse de; “Bak burası çok önemli.” Kalem, Kılıç’tan keskindir. Stadyum mevzusuna, yer tahsisine gelince de, herkes mevzuatı biliyor. Orman arazisi tahsisi konusunda başkanın sayesinde uzman oldu ol Bodrum. Ha bu arada bay Kılıç, çok da unutkan sayılmayız. Bakan bey: “Bodrum’a 2 hafta içerisinde geleceğim. Yerinde inceleyeceğim” demiş. 2 hafta bizim köyde 14 gün yapar. Bugün dört gün oldu. Ondört günden, dört gün çıkarıldığın da bizim köyde on gün kalır. Yani??? Ha bir de Stadyumdan (Pardon Spor Komleksi’nden) Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi bizim bura avcılarının bazı durumlar için, sıklıkla kullandığı bir deyiş var; “Ah be gahbe tüfenk! Nasıl vurdun kör gargayı gözünden?” Nasıl vurmuş acaba? Zeynel efendi; ne Bodrum, o malum haberin içerisindeki masalda yer alan ve beyaz atlı prens kılıklının öpmesini bekleyen pamuk prensestir. Ne de Bodrumspor Stadyumu önüne gelen beyaz atlının, Kılıç sallayacağı boş meydandır. Top yuvarlaktır ama siz gene de köşeli durmayı deneyiniz. Muteber olanı da bu olsa gerek. Bodrumspor, Bodrum’un başkan soslu haberlere meze yaptırmayacağı denli mühim bir değeridir. Yani Bodrum’dur. Yani karartılamayacak denli de; yeşildir, beyazdır.
Ayhan Karahan
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)