Bodrum Editör'ün Seçimi Yazarlar

BEŞİNCİ MEVSİM

Ahmet Arif, Ay Karanlık şiirinde; “İtten aç,/Yılandan çıplak,/Gelip durmuşsam kapına” der. Ve en çokta gökkuşağı renklerinden, maviye vurgu yapar. Ve hatta sevgilinin gözlerinin maviye çaldığı iddiasında bulunur şiirde. Mavi sudur,..

BEŞİNCİ MEVSİM

Ahmet Arif, Ay Karanlık şiirinde; “İtten aç,/Yılandan çıplak,/Gelip durmuşsam kapına” der. Ve en çokta gökkuşağı renklerinden, maviye vurgu yapar. Ve hatta sevgilinin gözlerinin maviye çaldığı iddiasında bulunur şiirde.

Mavi sudur, denizdir, okyanustur, sonsuzluktur. Sonsuz olmayan aşk ise mavi değildir.
Mavi, göktür, havadır, çatı altındaki kırlangıçtır, bahçedeki limon ağacıdır. Belki bir kez daha göremeyeceğimiz kar altındaki düştür. Nadir zamanlarda yüreğe düşen gölgedir mavi. Dağda öten meli kekliğin sesi dahi mavidir. Koyunun kınası da, süt sağan ananın gözlerinde maviye çalar aşk zamanında. Şairin tek kitabı vardır ve tartışılır.
Bunu yazan niçin devamını getirmez denir?
“Hasretinden prangalar eskittim” der tüm bu suallere karşın şair. Eskiyen prangalar hurdacıya verilmediyse, nerede?
Cemal Süreya’ya göre, Ahmet Arif; dağların asi şairi imiş. Şiirleri de deniz görmemiş çocuklara adanmış. Yaralıyken, arkadaşları için özet çıkaran dağın çocuklarının edebiyatıdır aslında söz konusu olan… Prometheus’un zincire vuruluşu; “Namussuza, halden bilmeze, kahpe yalana” denerek dillendirilir. Çok anlatılacak şey de kalmıyor. Birde edebiyatın Bodrum rengi vardır; “Mavi Karanlık.” Vedat Türkali muhteşem bir Bodrum anlatımı ile birlikte küçük burjuvazinin ruhsal çöküntüsüne resim çıkarmıştır anlatısında. Beşinci mevsimden habersizliğin bahtsızlığına da bir miktar vurgu olabilir Mavi Karanlık. Ne kadarı mavi, ne kadarı karanlık? Anlatılmaz, okunur… Okurken de, yaşanır. Mavi Karanlık romanında, çok Bodrum var. Muhtar, Fatoş, Kambur Kaptan hatta Hakime Hanım dahi var. Ama en çok ilgili olduğum beşinci mevsimsiz bir çıkışın Bodrum’da dahi mümkünatsızlığı…

OYSA, MAVİNİN ARALADIĞI BİR MEVSİM DAHA VAR
Herkes sanır ki; dört mevsim vardır.
Oysa beşinci mevsim mavi ile aralanır. Yeter ki; o mevsim ıssızlığından geçebilelim. Yarin yüreğini, sesini, içim içim yanarak duyma mevsimi beşinciye çıkar. Çok uzaklardan ve tuzaklardan uzakta, yakından görebilmek seni.
Kazanmaya koşullu ömrüm seni elde edemez. İktidara, devlete, otoriteye kafa tutarım. Ama senin önünde diz bağlarım tutmaz, çökerim. Çünkü sen, maviye çalan bir yangın mevsimine denk düşüyorsun. Yakıyor, eritiyor, kar altında deniz düşü gördürüyorsun. Aslında ikimizi de aşan bir şey var bu aşkta. Asla, ikimiz bir fidanın güller açan dalı olamadık. Falcıya gitsek nafile. Papatya fallarımızdaki o son yaprağı seviyorum. Sihir o son yaprakta sanırım.
Anımsar mısın? En son ne zaman papatya toplamıştık? O günden beri denizin tuzu mavi biliyor musun? Mavinin gizemi olmasaydı, platin çakılı ayağımı hangi kudret, patikalarda yürütebilirdi?
O kapının ardında bıraktığım aşk yazıtları vardı ya hani! O kapıyı ağır, ağır uykudaki meleği uyandırmamacasına çekerken, sensiz çıkmadım asla dışarıya bilesin. Ruhumu bırakıp nasıl hayata karışabilirdim ki? Bedenim, ruhumdan ayrı düşer, üşür sensizlikten. Gözlerin ısıtır beni sadece, bal bakışların yani. Rüya da, dünya da sensiz olmaz derdim ya hani. Haksız çıkmadım bir kez daha. Gerçekten olmuyormuş.. Kişiye özel tek kalp varmış.
Sende bana özelmişsin. Dağda öten meli keklik dahi mavidir. Şairin tek kitabı vardır ve tartışılır. Sende bana özelmişsin. Yüreğim bu özelliği tartıştırmaz. Aşk yer yüzünün en mühim eylemi ise; bilesin ki; ben bu eylemin en önemli militanıyım. Pankartımı açtım. Sana doğru yürüyorum. Bekle beni yarınım. Beşinci mevsime kapı arala. Limon ağacının kokusunu içine alarak. Bak; “İtten aç, yılandan çıplak. Gelip durmuşum bahçende…” O ağacı sev olur mu? Bana dokunur gibi sevecen dokun ona. Çünkü beşinci mevsim, o ağaçta sürgüne duracak, filizlenecek, boy verecek.

YOLA, 5. MEVSİME REVAN OLMA ZAMANIDIR.
Unuttuğum tüm sözcükleri yüreğine yazıyorum. 5. Mevsim tanışıklığımsın, uykusuzluğumsun. Senin aşk kokulu teninsiz 5. Mevsim uyanmaz.
Senin ırak yollara bakan gözlerinsiz güneşte uyanmaz. Rüzgarda havayı okşayan senin saçlarınla uyanmak sabahı getirir. İçimin emsalsiz uyandıranısın. Haydi uyan aşk. Sen uyanmazsan martılar da eksik ve Ege öksüz kalır. İçimin yegane ısıtanı da senin yüreğindir. Haydi uyan yola çıkalım. Bulutlar kendisine rota çizebilsin. Uyan ve 5. Mevsimi dağların dorukları ile buluşturalım ey sevgili yar. Sen uyanmazsan sabah olmaz, gün ağarmaz bilesin. Haydi uyan, 5. Mevsim sensiz gelmiyor. Sen uyanmazsan, gökyüzüne çizdiğim 5. Mevsim yırtılır. Çağın; zulümden, acılardan, çileden kurtulmak için senin uyanmana ve 5. Mevsime merhaba demene ihtiyacı var ey yar. Silah satan, barış istemez. İlaç satan, sağlık istemez. Din satan, bilim istemez. Hırsız olan, hukuk istemez. Barış içinde, yaşanabilir sağlıklı bir dünya içinde, bilim için de, hukuk ve adalet içinde 5. Mevsim gerekli ey yar. Hadi uyan artık aşk. Sadece benim değil, yeryüzünün de senin uyanmana ekmek-su kadar ihtiyacı var.
Uyanmazsan unuttuğum sözcükleri avucuna yazamam ki. Aklım, vicdanım, yeryüzü tanışıklığım sadece senin aşk kokulu teninde beslenir. Senin ırağa bakan gözlerin, rüzgarda havayı okşayan saçların yoksa; inan sabah olmaz, gün ağarmaz. İçimin ısınması ise asla olası değil. 5. Mevsime uyan ey yar. Ellerini o mevsime uzat sözcükler ve martılar öksüz kalmasın. Denizin tuzundaki tarifsiz yazgımız, dalgalarda dolaşan ruhumuz, masmavi bulutlar ve göğsümde itina ile taşıdığım umut senin 5. Mevsime uyanışınla yaşayabilir ancak. Bulutlar ve yağmurlar aşkına zamanın ötesindeki 5. Mevsimden vazgeçmeyişimiz hayatın aslolan tarafıdır. Bak; 5. Mevsim bizi çağırıyor. Uyan ey yar. Yola revan olmak zamanıdır.

Ayhan KARAHAN

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL